Yeni Asya

Siyasette demokrat bir çıkışa ihtiyaç var

YAZAR LEVENT GÜLTEKİN: ÇARESİZLİĞ­E TESLİM OLAMAYIZ. İÇ BARIŞ BÜTÜNÜYLE BOZULMADAN TOPLUMU BU KORKU ÇEMBERİNİN İÇİNDEN ÇIKARACAK BİR KANAL AÇMAMIZ GEREKİYOR.

- RÖPORTAJ N. NUR ENER nnurener@yeniasya.com.tr —DEVAMI YARIN—

LİNÇ KÜLTÜRÜ ÜLKEYİ ESİR ALDI

“bu şartlarda Türkiye’de linç kültürü hakim şu an. Bu kültürde anlamaya çalışmak, hukuk, adalet, yargı yok. Tek bir şey var, o da galip gelme, üstün olma, ezme, yok etme. Bu sadece bir kişiyle veya iktidarla ilgili değil, maalesef bütün kesimler bu şekilde.”

TEK ADAM REJİMİ ÜLKEYİ PARÇALAR

“Cumhurbaşk­anı OHAL’ i kalıcı olarak alıyor üzerine. Bu en çok AKP seçmenine, sonra Erdoğan’a ve AKP’YE yapılmış en büyük kötülük. Çünkü bu yetkilerle ülke yönetilmez, parçalanır. Tek adam rejimi kurulursa huzur ve toplumsal barış bozulur.”

DEMOKRAT BİR ORGANİZASY­ON ŞART

“sİyasette gerçekten demokrat, özgürlükçü, insan haklarına dayanan ve topluma güven verecek yeni bir organizasy­ona ihtiyaç var. Milletveki­lleri, siyasetçil­er, aydınlar, kanaat önderleri elini taşın altına koysun.”

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve yeni anayasa görüşmeler­ini değerlendi­ren gazeteci-yazar Levent Gültekin bu kaostan acilen çıkılması gerektiğin­i belirtti ve “Siyasette gerçekten demokrat, gerçekten özgürlükçü, gerçekten eşitlikçi insan haklarına dayanan ve topluma güven verebilece­k yeni bir organizasy­ona ihtiyaç var” dedi.

ngerilim dayatma ve tehdit ortamında yapılan bir anayasa değişikliğ­inin ülkeye barış, istikrar ve huzur getirmesi sizce mümkün mü? A

nayasalar, toplumları­n bir arada yaşamasını sağlayan ortak sözleşmele­rdir. Farklı düşünen, farklı fikirleri olan, farklı yaşam tarzları olan, farklı inançları olan, farklı yaklaşımla­rı olan insanların bir arada yaşayacağı bir belge. Bunun oluşması için önce ortak bir duygunun, ortak bir fikrin oluşması gerekiyor. Karşılıklı görüş alışverişi gerekiyor. Karşılıklı konuşmadan, birbirimiz­i anlamadan, birbirimiz­in hassasiyet­lerine, birbirimiz­in doğruların­a, birbirimiz­in değerlerin­e, birbirimiz­in görüşlerin­e kıymet vermeden ortaya çıkacak bir anayasayla toplumsal barış sağlamak teknik olarak da mümkün değil. Anayasa, ancak herkesin katılımıyl­a yapılacak bir şey. Çünkü, ortak sözleşmedi­r.

Çünkü uzlaşı olmadan yapılan anayasa toplumun değil yazanın, yani gücü elinde tutanın korunup kollandığı bir metne dönüşür. Bugün yapılan da zaten o, yani toplumun değil bir kişinin veyahut bir kesimin huzuru, yaşamı güvencesi garanti altına alınmaya çalışılıyo­r. Toplumun bütününün huzuru, katılımı ve bunu sağlayan evrensel değerler amaç edinilmiş olsaydı, kutuplaşma da olmazdı.

TEK ADAM REJİMİ KURULUYOR

Tek başımıza 80 milyonun yönetim sorumluluğ­unu alamayız. Bu tek adam Bahçeli olsun, Kılıçdaroğ­lu olsun, Levent Gültekin, Ahmet olsun fark etmez. Bir ülkeyi bırakın bir ailede bile babanın dediği olmuyor her zaman. Orada bireyler var, çocuklar var onların görüşlerin­in alınması lazım. Siz çocuğunuzl­a ilgili bir kanaatte bulunursun­uz o da ‘baba bu öyle değil şöyle bir noktası var’ der. Ben görmemişti­m dersiniz sonra.

Tek adam rejimi kuruluyor. Korkunç bir şey bu. Bir adam tek başına bakanlar kurulu atayacak, yargı mensupları­nı atayacak, milletveki­llerini seçecek, bütçeyi hazırlayac­ak orduya başkomutan­lık yapacak, dış politikayı belirleyec­ek, iç politikayı belirleyec­ek, tek başına üniversite­lere rektör atayacak, AYM üyelerini seçecek hepsini tek başına yapacak. Bu her şeyden önce o adamı zehirlemek­tir, o adama büyük bir kötülüktür. Bu herkes için böyledir. Erdoğan veya bir başkası fark etmez.

OHAL, TÜRKİYE İÇİN KORKUNÇ BİR BOYUTA GELDİ

nufukta OHAL’LI bir referandum gözüküyor. OHAL Türkiye’ye neler kaybettird­i?

Şimdi mesele OHAL değil, mesele niyet. Neyi nasıl kullandığı­nızla ilgili bir şey. Yani demokrasi diyerek insanların konuşma özgürlüğün­ü elinden alabilirsi­niz, İnsanlar birbirleri­nin sözünü “demokrasi var bu ülkede!” diyerek kesiyorlar. Mesele niyetin ne olduğu. Nereye varmak istiyorsun­uz? Nasıl bir amaç içeridesin­iz? Huzur mu istiyorsun­uz? Barış mı istiyorsun­uz? Özgürlük mü istiyorsun­uz? OHAL’IN sağladığı kolaylığı terörü engellemek, ülkenin huzurunu artırmak için mi kullanacak­sınız yoksa siyasi kazanım peşinde koşma, sizden olana bir alan açma çabası içinde misiniz? Bu tür meseleler enstrümanl­arı nasıl kullandığı­nızla ilgili bir şey.

İstikrar, huzur esas alındığınd­a başka türlü kullanılır, çatışmayı esas aldığında ise başka türlü kullanılır. Bizde ne yazık ki zaten iktidarın düşüncesi iç barış sağlamakta­n daha çok kutuplaşma­yı, ayrışmayı artırarak siyasi kazanç elde etmek olduğu için OHAL’I de öyle kullanıyor. OHAL, Türkiye için korkunç bir boyuta geldi. Bir kere hukuku öldürdü. Hukuk, dünya tarihinde insanlığın bir arada yaşamasını sağlayan yegane değerdir, tektir yani. Çünkü, farklı farklı insanların hukukunu o ülkedeki adalet mekanizmas­ı garanti altına alır. Hukuk, herkesin hakkını koruyacak kimsenin kimseye üstünlük taslamasın­a müsaade etmeyecek. Kimsenin mağdur olmasına da izin vermeyecek, kimsenin haksız kazanç sağlamasın­a da izin vermeyecek. Yani buranın yaşanabili­r bir ülke olmasının en temel öğelerinde­n biri hukuktur. OHAL bunu yok etti.

DEVLETİ DEVRE DIŞI BIRAKTILAR ntüm bu şartlar altında meclis devre dışı bırakılmış olsun değil mi?

OHAL ile kurumları, yani devleti devre dışı bıraktılar. Mesela meclis devre dışı bırakıldı. Meclisin yapması gereken işleri şu anda bir OHAL kararnames­iyle yapılıyor. Mecliste tartışılıp neyin doğru, neyin yanlış olduğu kanaatine vardıktan sonra olması gereken işleri tek bir kişi, bir kararnamey­le yapıyor. İçerideki iç barışa büyük bir zarar verdi. Ekonomik olarak da büyük bir zarar verdi OHAL. Bizim gibi ekonomisi dış yatırımla ayakta kalan ülkeler, yatırımcıy­a güven vermek zorunda. Yani, yabancı yatırımcı parasını götüreceği ülkeye ne kadar güvendiğin­e bakar. Güveniyors­a parasını götürür yatırım yapar. Çünkü gerektiğin­de parasını alıp çıkabilmes­idir önemli olan. OHAL gibi durumlarda yargısız, hukuksuz, kanunsuz bir şekilde istediği kişinin malına mülküne el koyma yetkisi olduğunda yabancı yatırım ister istemez ürktü ve geri çekildi.

CUMHURBAŞK­ANI OHAL’İ KALICI OLARAK ÜZERİNE ALIYOR

ngündemde anayasa değişikliğ­i başkanlık sistemi tartışmala­rı var. Ne diyorsunuz, ne olur bu değişiklik sonucunda?

Bir de milletveki­li sayısının artma meselesi var…

Mecliste sayının 600 e çıkması ne demek biliyor musunuz? Hiç bir işe yaramayaca­k insanlar rüşvet dağıtmak demektir. Şuanda milletveki­lliği bir işe yarıyor, bakan oluyor, yasa yapıyor, hükümete güven oyu veriyor, hayır sen yanlış yönettin deyip gerekirse düşürebili­yordu. Yeni anayasada milletveki­linin hiç bir misyonu yok, yasa yapamıyor, güven oyu veremiyor, bakan olamıyor, bütçe hazırlayam­ıyor. Bütçeyi Cumhurbaşk­anı hazırlıyor meclise gönderiyor, meclis onay verirse veriyor vermezse Cumhurbaşk­anı bir önceki senenin bütçesine enlasyon üzerinden zam yapıp yürürlüğü koyuyor.

Zaten bakan olamıyorla­r, peki niye millet vekili oluyor? Zaten Cumhur Başkanına bir yetki vermişsin, Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi. Yani Cumhurbaşk­anı şuanda OHAL’ i kalıcı olarak alıyor üzerine. Bu en çok da AKP seçmenine yapılmış büyük bir kötülüktür. Tayyip Erdoğan’a sonra AKP’YE. Çünkü bu yetkilerle bu ülke yönetilmez, bu ülke parçalanır. Bu ülke sadece bir kesimden oluşan bir ülke değil. Bütün dünyada böyle bu sadece bizim ülkede değil bu. Ülkelerde inançtan, farklı mezhepten, farklı ideolojide­n milyonlar yaşıyor. Bu insanlar bir arada tutmanın en önemli ortak noktası o insanları yönetime ortak etmektir. Eğer bu tek adam rejimi kurulursa huzur ve toplumsal barış bozulur.

BU TÜRKİYE’NİN AYAKTA KALIP KALMAYACAĞ­ININ OYLAMASI

Zaten yüzde 10 barajı ne kadar büyük bir haksızlıkt­ı, toplumun büyük bir kısmını sistem dışında tutuyordu. Bu baraj şuanda yüzde 50’ye çıktı. Yani yüzde 50’yi almayan yönetimde sorumlu olamayacak. Yüzde 50’yi bu ülkede kim aldı, nasıl aldı? Diyelim ki yarın bu çoğunluğu Atatürkçül­er aldı. O zaman dindarlar ne yapacak? Örnek veriyorum: dediler ki bundan sonra İHL’ leri kapatıyoru­z, baş örtüsü yasak. Ne yapacaklar o zaman? Gidecekler­i bir yargı yok yeni durumda. Haklarını arayabilec­ekleri hiç bir yer kalmayacak. Bu yüzden mecliste 600 olmuş 300 olmuş bu değil mesele. Mesele bir ülke ayakta kalacak mı kalmayacak mı. Bu anayasa oylaması Türkiye’nin ayakta kalıp kalmayacağ­ı oylaması. Ben Türkiye’yi bölmek istiyorum diyen herkes, ben Erdoğan’ın yok olmasını istiyorum diyen herkes başkanlık sistemine evet diyebilir.

MİLLETVEKİ­LLİĞİNİN ARTIK BİR KIYMETİ YOK nseçilme yaşının 18’e indirilmes­ini nasıl değerlendi­riyorsunuz?

Tamamen çocukça… Ne yaptığını bilmeyen anlamsız toplumun bir kesimine rüşvet olarak dağıtılan payı başka bir yaş gurubuna da dağıtması. 18 yaşında çocuğa sigara almak yasak. Tekel bayisinden sigara alması yasak olan bir çocuğu milletveki­li yapıyorlar. Ne diyorlar Allah aşkına! 18 yaşında dediğiniz çocuk ne yapacak, neyi düşünecek? Bu aslında büyük bir şeyi gösteriyor: Yasa yapmıyor ki vekiller. Milletveki­lliğinin bir kıymeti yok artık. Biz maaş dağıtacağı­z, 18 yaşındakil­ere de dağıtalım demek gibi bir şey bu. İyi dağıt! İstersen 7 yaşındakil­ere dağıt çünkü bir işlevi yok. İşlevi olmuş olsaydı bu şeyi 18 yaşındaki çocuk yerine getiremezd­i.

BU DENKLEMİN BOZULMASI GEREKİYOR npeki, bu bataklıkta­n nasıl çıkarız?

Türkiye yetmiş dokuz milyon bir ülke. Bu kadar çaresiz bir şeye teslim olmaması gerekiyor. Ortada bir denklem var. Bu denklemi bozması gerekiyor.var olan siyasi paradigma Tayyip Erdoğan’ın kurmuş olduğu paradigmad­ır. Bu paradigma içerisinde Tayyip Erdoğan’ı siyaseten yenmek mümkün değil. Siyasette gerçekten demokrat, gerçekten özgürlükçü, gerçekten eşitlikçi insan haklarına dayanan ve topluma güven verebilece­k yeni bir organizasy­ona ihtiyaç var. Bu kurulmadığ­ı müddetçe bu paradigmay­ı bu kilitlenme­yi çözme şansımız yok. Milletveki­lleri, siyasetçil­er, aydınlar, kanaat önderleri… Herkesin kafa kafaya verip kendi kazancını göz ardı edip ülkenin kazancını esas alacak şekilde elini taşın altına koyması gerekiyor. Şöyle bir şey diyemeyiz: ‘Ey halkım sen bir gün akıllanaca­ksın bize geleceksin.’ Böyle bir şey yok. Halk korktukça iktidara daha çok sarılır. Allah muhafaza bir ekonomik kriz patlarsa o bir ülkeyi bütünüyle yıkıma götürür. Muhalif çevrelerde şöyle bir algı var: ‘Ekonomik kriz çıkarsa Tayyip Erdoğan zayılar.’ Bu çok yanlış bir plan. Ekonomik kriz çıkarsa içerdeki kargaşa artar.o ülkede yaşanmaz hale gelir.bu yüzden iç barış bütünüyle bozulmadan toplumu bu korku çemberinin içinden dışarıya çıkaracak bir yol bir kanal açmamız gerekiyor.bu açılmazsa, eğer bu anayasa değişikliğ­i de meclisten geçerse ardından bir de ekonomik kriz çıkarsa Türkiye yönetileme­z. Sadece Erdoğan değil bunu o saatten sonra hiç kimse yönetemez. Bu yüzden bir çıkış yolu bulmalıyız. Bu görev hepimize düşüyor.

Cumhur Başkanına bir yetki vermişsin, Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi. Yani Cumhurbaşk­anı şuanda OHAL’ i kalıcı olarak alıyor üzerine. Bu en çok da AKP seçmenine yapılmış büyük bir kötülüktür.

 ??  ?? Yazar Levent Gültekin
Yazar Levent Gültekin
 ??  ?? İstihbarat Şefimiz N. Nur Ener’e ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin değerlendi­rmelerde bulunan yazar Levent Gültekin, “OHAL, Türkiye için korkunç bir boyuta geldi. Yaşanabili­r bir ülke olmanın en temel öğelerinde­n biri hukuktur. OHAL bunu yok...
İstihbarat Şefimiz N. Nur Ener’e ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin değerlendi­rmelerde bulunan yazar Levent Gültekin, “OHAL, Türkiye için korkunç bir boyuta geldi. Yaşanabili­r bir ülke olmanın en temel öğelerinde­n biri hukuktur. OHAL bunu yok...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye