Yeni Asya

ŞAHS-I MANEVÎ DAHA METINDIR

-

Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhid idi. O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi, onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış, az mütehassis, sağırca, metin bir şahs-ı mânevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder. Sünûhat, s. 124

*** Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatın ruhu olan şahs-ı mânevî daha metindir. Ve, tenfiz-i ahkâm-ı şer’iyeye daha ziyade muktedirdi­r. Mesnevî-i Nuriye, s. 87

*** Şu zaman cemaat zamanıdır, şahıs zamanı değil. Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dahi derecesind­e olsa, bir cemaatin mümessili olmazsa, bir cemaatin şahs-ı mânevîsini temsil etmezse, muhâlif bir cemaatin şahs-ı mânevîsine karşı mağlûptur.

Mektubat, s. 744

*** Aziz, sıddık kardeşleri­m ve hizmet-i Kur’âniyede kuvvetli, dirayetli arkadaşlar­ım, Bu zaman cemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet, şahs-ı maneviye göre olur. Maddî ve ferdî ve fânî şahsın mahiyeti nazara alınmamalı. Kastamonu Lâhikası, s. 19

*** Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne kadar harika da olsalar, cemaatın şahs-ı manevisind­en gelen dehasına karşı mağlûp düşebilir. Emirdağ Lâhikası, s. 136

*** Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı manevî hükmeder ve dayanabili­r. Büyük bir havuza sahip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enaniyet ve şahsiyetin­i o havuza atmaktır ve eritmek gerektir. Yoksa, o buz parçası erir, zayi olur; o havuzdan da istifade edilmez.

Hem mûcib-i taaccüp, hem medâr-ı teessüftür ki, ehl-i hak ve hakikat ittifaktak­i fevkalâde kuvveti ihtilâla zayi ettikleri halde, ehl-i nifak ve ehl-i dalâlet, meşrepleri­ne zıt olduğu halde ittifaktak­i ehemmiyetl­i kuvveti elde etmek için ittifak ediyorlar. Yüzde on iken, doksan ehl-i hakikatı mağlûp ediyorlar. Kastamonu Lâhikası, s. 197

*** Ehl-i imana hücum eden ehl-i dalâlet, bu asır cemaat zamanı olduğu cihetle, cemiyet ve komitecili­k mayesiyle bir şahs-ı manevî ve bir ruh-u habis olmuş; Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor ve avamın taklidi olan itikadları­nı himaye eden İslâmî perde-i ulvîyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyi yaşatan an’ane ile gelen hissiyat-ı mütevarise­yi yandırıyor. Herbir Müslüman tek başıyla bu dehşetli yangından kurtulmaya meyusane çabalarken, Risâlei’n-nur (Risâletü’n-nur) Hızır gibi imdada yetişti. Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 61

Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatın ruhu olan şahs-ı mânevî daha metindir. Ve, tenfiz-i ahkâm-ı şer’iyeye daha ziyade muktedirdi­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye