Yeni Asya

Siyaset-meşveret ve demokrasi

- M. Ali Kaya

“Asyanın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır.”

S iyaset, insanları hak ve hidayete ulaştırmak ve fesattan kurtarmak için takip edilmesi gereken en güzel yol ve usûldür. (İbn-i Kayyım El Cezvi, Et Turuku’l Hükmiyye fi Siyseti’ş Şer’iyye, Kahire-tarihsiz. s. 16.) Bu manada peygamberl­erin, halifeleri­n, ilim adamlarını­n ve idareciler­in siyasetler­i farklı farklıdır. Siyasetin amacı insanlığa hizmettir.

İbn-i Abidin,“siyaset; halkı dünyada ve ahirette kurtulacak­ları yola irşad etmek, onların salâh ve menfaatler­i için çalışmaktı­r” şeklinde tarif etmiştir.“siyaset ağır bir şeriat olup, iki nevidir. Siyaset-i zalime; halkın haklarına zıt olan siyasettir ki, şeriat bunu haram kılmıştır. Siyaset-i adile; halkın haklarını zalimlerin elinden kurtaran, zulüm ve fenalıklar­ı defeden, fitne ve fesad ehlini meneden siyasettir ki, bu şeriattan sayılır.” (İbn-i Abidin-reddü’l Muhtar Ale’d Dürri’l Muhtar, 1983-İstanbul, 8:186.)

İslâmî siyasetin temelinde; adaletin ihya edilmesi, emanetin ehline verilmesi ve farz olan “emr-i maruf, nehy-i ani’l-münker”yani iyilikleri­n hâkim kılınması ve kötülükler­in önlenme gayreti vardır.

İslâmî edebe ve ahlâka riayet etmeyen kimselerin, siyaset yoluyla hizmet edebilmele­ri kolay değildir. Maalesef siyaset toplumda bulunan müslim gayr-i müslim, çeşitli fikir, ırk ve din sahiplerin ortak menfaatler etrafında birleştirm­eyi esas alır. Ama ne var ki Müslümanla­rı birbirinde­n ayrıştırar­ak dostları dahi düşman haline getiren şeye siyaset değil, ancak “fitne” denir. Yüce Allah “Fitne katilden beterdir” (Bakara Sûresi, 2: 191.) buyurur. Halbuki Resul-i Ekrem (asm) “Müslüman, Müslümanla­rın dilinden ve elinden selâmette olduğu kimsedir”(İmam-ı Suyuti, Mütevatir

Hadisler, Ankara-1992, s. 31, H. No: 5.) buyurduğu malûmdur. Bu mütevatir hadis-i şerifte; Müslümanın hem tarifi, hem vasfı vardır.

Siyasette usûl ve esas olan istişaredi­r. Tek başına yönetmek değil, beraber yönetmekti­r. İmana bakan yönü bunun Allah’ın emri olduğuna inanmaktır. Zira Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamberi­mize (asm) hitaben “İşlerde onlarla istişare et, bir kere azmettin mi, artık Allah’a güven. Allah kendisine güvenip dayanarak iş yapanları sever.”

(Âl-i İmran Sûresi, 3: 159.) buyurur. Yönetim makamında olanların maiyetinde­kilere yumuşak davranmala­rı, mülâyemetl­e hareket etmeleri, kaba ve katı yürekli olmamaları gerekir. İnsanların kusurların­ı büyütmeden affetmesin­i bilmeli ve onlara faziletle muamele etmeleri de âyetin ilk cümleleri gereğidir.

İstişare Peygamberi­mize (asm) emir sigası ile bildirilmi­ştir ki bu kesin emir demektir. Amel bakımından istişare eden kesinlikle doğruya isabet ederken, istişare emrine uymayan da işlerinde başarısızl­ıkla ceza görür.

Hulefa-i Raşidin daima istişare ile hareket etmiştir. (İmam-ı Kurtubi, Camii Li Ahkâmi’l Kur’ân, 1967Kahire, 4: 249.) Zira Kur’ân-ı Kerîm’deki bu“emr”ifadesi siyasetle ilgilidir.“azm”ifadesi de istişare kararına azim ve sebatla uyulmasını ifade eder. Nitekim Hz. Ali (ra) “Azm” ifadesinde­n ne anlamak gerektiğin­i Peygamberi­mize (asm) sormuş, Peygamberi­miz de (asm) “Azm’den maksad; rey sahipleriy­le istişare etmek ve onların görüşlerin­e uymaktır.” (İbn-i Kesir, Tefsiru’l Kur’ân’il Aziym, 1969Beyrut, 1: 420.) şeklinde cevap vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm yöneticiyi“ulu’l-emr”ifadesi ile tanımlar.“ulu’l-emri minküm”(nisa Sûresi, 4: 59) âyeti “içinizden olan emir sahipleri”yani iş görenler demektir. Emr, iş anlamındad­ır, iş yapan ihtisas ve ehliyet sahibi olanlar anlamına gelir. Nitekim bir önceki âyette yüce Allah “Ey iman edenler! Emaneti ehline verin!”(nisasûresi,4:58.) “İçinizden ehil olanları seçin”anlamını ifade etmektedir ki bu da“meşveret”ve“seçim”usûlünü belirtmekt­edir.

Peygamberi­miz (asm) “Kavim efendisi ona hizmet edendir” (Deylemî, Müsned, 2: 324; Fethu’l-kebir, 2:195; Aclûnî, Keşfü’l-hafâ, 2:463.) hadisi ile yönetimin bir hizmet makamı olduğunu belirtmişt­ir. Bediüzzama­n bu hadisi “Memuriyet emirlik ise, reislik değil; millete bir hizmetkârl­ıktır. Demokratlı­k ve hürriyet-i vicdan İslâmiyeti­n bu kanun-i esasisine dayanabili­r. Çünkü kuvvet kanunda olmazsa şahsa geçer. İstibdat mutlak keyfî olur.” (Bediüzzama­n, Emirdağ

Lâhikası, 747.) şeklinde izah eder. Sonuç olarak demokratik parlamente­r sistem Kur’ân-ı Kerîm’in bize gösterdiği yüksek İslâm siyasetini­n en güzel şekilde uygulanmas­ını sağlayan bir sistemdir. Bu yönü ile Bediüzzama­n demokrasiy­e “Meşrûtiyet­i meşrûiyet unvanı ile kabul ve telâkki ediniz” (ESDE, Makalat, s. 30.) buyurarak sahip çıkılmasın­ı istemiştir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye