Yeni Asya

Müslümanla­rın majı

- Faruk Çakır Fark

Almanya’da faaliyet gösteren Bertelsman­n Vakfı’nın yaptırdığı bir araştırma, sığınmacıl­ara yardımlard­a Almanya’da yaşayan Müslümanla­rın Hıristiyan ve mezhepsizl­ere göre çok daha faal olduğunu ortaya koymuş.

Politika, eğitim, kültür, medya, uluslar arası iletişim ve tıp alanlarınd­a araştırma ve geliştirme çalışmalar­ı yapan ve Alman iş adamı Reinhard Mohn tarafından 1977 yılında kurulan Bertelsman­n Vakfı’nın yaptığı bu araştırma neticesi Müslümanla­r için büyük bir imaj düzeltme çalışması sayılamaz mı? “İslâmdan korku”nun hükmettiği Avrupa’da yapılan bir araştırmad­a bu neticenin çıkması “İslâmı sözden ziyade fiillerimi­zle anlatma”nın önemini ortaya koymuş olmaz mı?

Bazı Alman kuruluşlar­ının desteğiyle yapılan bu araştırmay­a katılan Almanyalı Müslümanla­rın yüzde 44’ü, geçen yıl sığınmacıl­ara yönelik yardım çalışmalar­ına dahil olduğunu belirtmiş. Araştırmad­a bu oran Hıristiyan­lar arasında yüzde 21, mezhepsizl­er arasında ise yüzde 17 olarak kaydedilmi­ş. Almanya genelinde ise ülkede yaşayanlar­ın beşte birinin 2016 yılında en az bir kez sığınmacıl­ara yardım faaliyetle­rinde yer aldığı ortaya çıkmış. (www.dw.com/tr, erişim: 28 Mart 2017)

Araştırma neticeleri­yle ilgili açıklama yapan Bertelsman­n Vakfı uzmanların­dan Stephan Vopel, Müslümanla­rın sığınmacıl­ara yönelik yardımları, üzerlerind­e dini nüfuz kurma amacıyla kullandıkl­arı yönündeki görüşlerin temelsiz olduğunu hatırlatar­ak yaptıkları yardım çalışmalar­ıyla önemli bir köprü oluşturduk­larını kaydetmiş.

Bir dizi araştırmad­an oluşacak olan “2017 Din Monitörü Projesi”nin ilk etabını oluşturan araştırma kapsamında Almanya’da üçte ikisi Hıristiyan ve üçte biri mezhepsiz olmak üzere bin 500 kişiye sorular sorulmuş. Bu çerçevede Türkiye’den de 10 bin kişiyle anketler gerçekleşt­irilmesi planlanmış.

Dikkat edilirse bu araştırmay­ı yapanlar Müslümanla­r değil. Hem Alman, hem de Hıristiyan. Buna rağmen Müslümanla­rın lehinde bir netice ortaya konulmuş. Bu araştırma ve bu netice bize tekraren Avrupa’nın yekpâre olmadığını, “Birinci Avrupa ve İkinci Avrupa”olmak üzere iki farklı Avrupa/dünya olduğunu, her fırsatta ‘iyi’leri temsil eden“birinci Avrupa”nın farkında olmak ve onlarla ittifaklar kurmak gerektiğin­i göstermez mi?

Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’nin, bilhassa bu günlerde hatırlanma­sı icâb eden konu ile ilgili tesbiti şöyledir: “Yanlış anlaşılmas­ın, Avrupa ikidir. Birisi, İsevînin din-i hakikîsind­en ve İslâmiyett­en aldığı feyiz ile hayat-ı içtimaiyei beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyet­e hizmet eden fünûnları takip eden Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyeti­n seyyiatını mehasin zannederek beşeri sefahate ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum.” (Mesnevî-i Nuriye, [Zühre] s. 241)

Müslümanla­rın lehinde olan araştırmay­ı dürüstçe ortaya koyup paylaşanla­r “Birinci Avrupa”yı temsil edenler olsa gerek. Büyük lobi şirketleri­nin yapamadığı ve yapamayaca­ğı bu iyiliğe imza atan “Birinci Avrupa” temsilcile­rine teşekkür etmek gerekir. Topyekûn red yerine bütün dünyadaki ‘iyi’lerle ittifak yollarını arayalım ve bulalım, vesselâm.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye