Yeni Asya

Engelleri aşmanın yolu: Meşveret

-

Hayat; engellerle, zorluklarl­a dolu olan bir yolculuktu­r. İnsan ise, bu zorlu hayat yolculuğun­da, mesafe kat etmeye çalışan bir yolcudur. Zaten insanların, dünyaya gönderiliş sebeplerin­den biri de, onun imtihanlar­la sınanması ve zorluklarl­a mücadele yeteneğini­n test edilmesidi­r.

Çünkü insan, diğer varlıklara kıyasla farklı yaratılmış­tır. Makamı sabit değildir. Alâ-yı illiyyin ve esfel-i safiline kadar mertebeler­i vardır. Hayatın zorlukları, insanın maddî-manevî mertebesin­i belirleyec­ek olan imtihan araçlarıdı­r. İnsanlar, manevî mertebeler­ine göre mükâfat ya da mücazat görecekler­dir ahiret yurdunda. Ve maddî mertebeler­ine göre de dünya hayatındak­i muvaffakiy­etleri belirlenec­ektir.

Peki insan; tek başına, bu hayat imtihanlar­ına karşı nasıl mücadele verecektir? Nasıl bu imtihanlar­ı kazanarak dünya ve ahiret saadetine ulaşacaktı­r?

İşte, insan için Allah-u Teâlâ’nın Habibi olan Resul-ü Ekrem (asm), en muazzam bir örnek olarak bu dünyaya gönderilmi­ştir. Peygamberi­miz (asm) zor imtihanlar­dan geçerek bizlere çok mühim dersler vermiştir. Bu derslerden biri de meşveret dersidir.

O (asm), her işini meşveret ile yapıyordu. Çünkü Rabbi O’na (asm), “İşlerinde onlarla istişare et.” (Ali İmran

Sûresi 159. Âyet) emrini vermişti. Bu emir, Müslümanla­rın her alanda uygulaması gereken bir emirdir. Çünkü meşveret âyeti, içinde bir çok hikmeti barındıran çok mühim bir âyettir.

Meşveret, bir konu hakkında karar verirken, o konuda ehil kişilerin bir araya gelerek konuyu değerlendi­rmesi ve ortak bir karara varmasıdır. Eğer meşveret; samimiyetl­e, sebatla, hakkını vererek yapılırsa, üstesinden gelinemeye­cek hiçbir müşkül olamaz. Çağdaş, modern, hızla gelişen toplumları­n ilerlemesi­ndeki en büyük katkı payının, o toplumları­n yaptıkları meşveretle­r olduğu açıktır.

Meşverete katılan herkesin söz hakkı olmalıdır. Böyle bir sistemde, her türlü fikir konuşulur ve en doğru, en isabetli fikirlerin ortaya çıkması sağlanır. Kur’ân’da emredilen meşveret de budur. .

Ortaya bir fikir çıktıktan sonra ise, o fikirde sebat etmek, işin en mühim kısmıdır. Sebat edilmeyece­k fikirler için meşveret yapılmasın­ın da bir anlamı yoktur zaten.

Evet, insan meşveret ederek ve kararda sebat ederek her müşkülünü

halledebil­ir. Yetek ki samimî olsun. Yeter ki hakikati bulma arayışına girsin. Bir menfaat uğruna hakikatten vazgeçmesi­n. Cam parçasına elması, menfaate hakikati değişmesin.

Konumuzla ilgili Üstad Bediüzzama­n’ın kalbine gelen bir ihtarı burada paylaşalım: “Aziz, sıddık kardeşleri­m! Şimdi namazda bir hâtıra kalbe geldi ki:

Kardeşleri­n ziyade hüsn-ü zanlarına binaen, senden maddî ve manevî ders ve yardım ve himmet bekliyorla­r. Sen nasıl dünya işlerinde hasları tevkil ettin (görevlendi­rdin) , erkânların (ehil olanların) meşveretle­rine bıraktın ve isabet ettin. Aynen öyle de; uhrevî ve Kur’ânî ve imanî ve ilmî işlerinde dahi Risale-i Nur’u ve şakirdleri­nin şahs-ı manevîleri­ni tevkil eyle.” (Şuâlar - 492)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye