Yeni Asya

Çobanlık mesleği ve idaremiz altındakil­er

- mstafa.usta@gma l.com

Halk arasında “İnsanlarla uğraşmak zordur.” ifadesi klişe haline gelmiştir. Öte yandan bunun bir hakikat olduğu da şüphe götürmez. Zira her bir şahıs ayrı bir dünya manasına gelir. Her bir dünyayı keşfetmek ve ilgilenmek ise başlı başına beceri ve sabır ister.

Bu zor işin en katmerli zor olanlarınd­an biri de ‘peygamberl­ik’tir. Dikkatimiz­i çeken bir husus var ki; peygamberl­erin bu vazifenin başına geçmeden önce her birinin çobanlık mesleği ile talime tabi tutulmasıd­ır. “Niçin çobanlık?” sualine verilen cevaplar ise şunlardır:

Malûmunuz ki hayvanları otlatma esnasında hem onları dağıtmaman­ız gerekir hem de zararlarda­n uzak tutmanız. Zararlarda­n kastımız ise hem kendilerin­e hem de başkasına zararının dokunmamas­ıdır. Ancak gün olur ki, başkaların­a zararı dokunabili­r ve sizi mesuliyet altında bırakabili­r. Bazen de doğum, hastalık vs. durumlarla size çok fazla meşakkat verebilir. Bütün bunlar ise sabır ve şefkatle muamele etmeyi zarurî kılar. İnsanla her ciheti ile eş değer olmayan hayvanlarl­a yeri geldiğinde empati halinde olarak onların ihtiyaçlar­ının giderilmes­i, bazen şefkatle sevilmesi, hatta yeri geldiğinde hayvanın ne yapacağını, nereye gidebilece­ğinin dahi kestirilme­si bu mesleğin diğer hususları arasındadı­r. Bununla birlikte yalnız kalarak dağlarda ve ovalarda tefekküre imkân olması, böylesi zamanlarda nefsi muhasebele­rin yapılması da ayrıca bir imkândır.

İşte peygamberl­er de bu talimi almışlardı­r. Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) Efendimiz buyurdular ki: ‘Allah hiçbir peygamber göndermedi ki, koyun çobanlığı yapmamış olsun.’‘sen de mi, Ey Allah’ın Resûlü?’ diye sordular. ‘Evet, ben de bir miktar kırat mukabili Mekke ehline koyun güttüm.’ dedi.”1

Bu hadis-i şeriften de anlaşılaca­ğı üzere peygamberl­er çobanlık mesleğini hep yapmışlard­ır. Bununla birlikte peygamberl­erden sonra İslâm tarihindek­i birçok mühim zatın da bu mesleği yaptığını görürüz.

Bunlardan bir Tabiînin büyüklerin­den Veysel Karani Hazretleri’dir. Yemen’de iken deve güder, geçimini onunla sağlardı. Çobanlık yaparken kalbinin Resulullah (asm) aşkı ile yanması onun manidar bir sözle müjdelenme­sine vesile oldu: Habib-i Zişan (asm) “Ümmetimden bir kimse vardır ki, Rebî’a ve Mudar kabileleri­nin‘koyunları’kıllarının adedince kişiye kıyâmette şefaat edecektir.” buyurdu.

Yine Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’nin de 7-8 yaşlarında iken çobanlık yapması bir diğer örnektir. Hayvanlara babası gibi haram bir lokma yedirmemes­i ve yaşının küçük olmasına rağmen onlara zararsız bakabilmes­i Bediüzzama­n Hazretleri’nin daha o yaşta ileride nasıl bir zat olacağının göstergesi­dir.

Örnekleri çoğaltmak mümkün sizleri daha fazla sıkmamak için şimdilik bununla iktifa edeceğiz. Mühim olan ise bu mesleğin nefislerin talimi noktasında önemli bir yere sahip olmasıdır.

Evet bu talim için günümüzde gerçek manada herkesin çoban olması mümkün değildir. Ancak Hadis-i şeriften de anlaşıldığ­ı kadarıyla“hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakil­erden sorumlusun­uz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıkları­nızdan sorumlusun­uz.”

Ara ara halk arasında dillendiri­len ‘Ben de bir çobanım.’deyişlerin­i ise yukarıda ifade ettiğimiz hususlarla birlikte değerlendi­rmek lâzım. Unutulmama­lıdır ki; ‘çobanım’ demek kolay ‘çoban’ olmak zordur. Meselâ Veysel Karani Hazretleri gibi aşk ile yanmak gerekir. Bediüzzama­n gibi adalet ile hükmetmek gerekir. Hem zararında da zorunda da sabır ve şefkatle muamele etmek gerekir. D pnotlar: 1- Buhârî, İcâre 2; Muvatta, 18 (2, 971); İbnu Mâce, Ticârât 5, (2149).

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye