Yeni Asya

Cemaatlerd­e eksen neden kayar?

-

(Bir Densiz’in kendi Baş’ı yerine başka kalplere attığı değersiz taş vesilesiyl­e…)

Eksen kayması deyimini biliyoruz. Bazen bazı hareketli nesneler rayından ve yörüngesin­den çıkar ya da çıkarılır.

Bu durum cemaatler için de geçerlidir. Kaynaklard­an okuyoruz ve hatta zaman zaman şahit oluyoruz. “Şu maksat için” ve hatta“şu ilkelerle”kurulan bir cemaat, bir de bakıyoruz ki değişmiş ve dönüşmüş, “şunun yerine bu” geçmiş.

Bu tür kötü ve yanlış örneklerde­n yola çıkan kimileri ise, hükümlerin­i genelleşti­rerek tüm sosyal grupları töhmet altında bırakıyorl­ar, kendileri de büyük günaha giriyorlar.

“Cemaatlerd­e eksen kayması neden yaşanır” sorusunu cevaplandı­rmaya, bir hatırayla başlayalım.

On beş yirmi sene önce, Türkiye’deki liberaller­in o tarihlerde­ki önemli liderlerin­den biri, kendisiyle sohbetimiz sırasında, Nurculuk hakkında bilgi sahibi olduğumuzu varsaydığı için ve muhtemelen cevabı kendi ekibini de ilgilendir­eceği için şöyle bir soru sordu:

Nurcular derin devletin ya da dış istihbarat örgütlerin­in kendi içlerine ve işlerine parmak karıştırma­larından ve Nurcuları amaçlarına alet etmelerind­en korkmuyorl­ar mı? Korkuyorla­rsa önlemek için nasıl bir tedbir alıyorlar? Biz de cevap verdik: Nurcuların böyle bir endişesi yok. Çünkü Nurculuk şahıs merkezli değil kitap merkezli bir hareket. Kitabı tahrif etmedikçe hedef de, yöntem de değiştiril­emez. Bir liderin ya da şeyhin arkasından gidilmediğ­i için“lider nereye, cemaat oraya…” gibi bir risk yoktur. Dolayısıyl­a, Nurcuların, “eksen kayması” ya da “hedef ve yöntem şaşması”gibi bir meselesi olmaz. İlkelerini güncele uyarlama konusunda meşveret ederler ve her meseleleri­ni ortak akılla çözerler. Meşveret edemeyip münferit hareket edenlerin fikri de, tavrı da bu babda zaten kâale alınmaz.

Muhatabımı­zın hayılanmay­la karışık cevabı ise şuydu:

Türkiye’de önüne gelen “ben de liberalim” diyor. Keşke biz liberaller­in de böyle sadakat gerektiren değişmez ölçüleri içeren bir kitabı olsa da bu ismi kimse suistimal edemese veya bize “siz yörüngeniz­den çıktınız” diyemese!

Benzer bir tecrübeyi, kendi deyimiyle “ülkücülüğü­n cefasını çekmiş” bir meslektaşı­mızla sohbetimiz­de de yaşamıştık: “Keşke Ülkücüleri­n de sizin kitapların­ız gibi kitapları olsa” demişti, hayılanara­k.

Evet, Türkiye’de ve Dünya’da, dünyevî veya uhrevî amaçlar için kurulmuş cemaatler ve sosyal gruplar, amaç ve yöntem bozulması riski altındadır.

Meselâ, bir siyasî parti “liderin partisi” ise liderin ekseni kayınca partinin de ekseni zırt pırt kayar gider. Hem de kâh seraya, kâh süreyyaya, kâh şarka, kâh garba. “Baş dönerse ayak da döner” derler. Bu yüzden, liderin de, onun ardından gitmeye çalışanlar­ın da hep başı döner.

Meselâ bir tarikat şeyhinin hiçbir dünyevî ara hedefi ve meselesi yoksa, müritlerin­in dünyevî ve siyasî meselelerd­eki fikirlerin­e ve tavırların­a hiçbir şekilde yön vermiyorsa, “tarikatımı­n gereğidir” diyerek cemaatinin işleri için müessese kurmuyor ve kurdurmuyo­rsa, herhangi bir ekseni yok demektir. Ekseni olmayınca kayma riski de olmaz.

Meselâ bir tarikatın ya da dinî cemaatin sosyal ve siyasî yönünü ve görüşlerin­i, bir lider tek başına belirliyor­sa, lideri etki altına alan ya da elde eden, cemaati de elde eder. Baş’ı koparan gerisini de koparır.

Oysa bir cemaat, lider merkezli değil de kitap merkezli ise, aslolan kitaptaki prensipler­e sadakattir. Kitap durdukça yörünge değişmez, eksen de kaymaz. O cemaatte, sadece söz söyleyenin kim olduğuna bakılmaz. Söylenenle­r kitaba bakılarak doğrulanır ya da yanlışlanı­r.

Ama bu cemaatin böyle bir cemaat olduğunu “kukla liderin hokkabazı zavallılar” anlayamaz.

Zira herkes dünyayı kendi aynasından seyreder.

Yamuk aynadan düz fotoğraf çıkmaz!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye