Yeni Asya

“Müşrikler hamile olan kadınlara dokunmamış­tı”

-

Geçen hafta memleketim Isparta’dan farklı bir mektup aldım. Gerçekten içi yanan bir insanın çırpınışla­rı. Yapım itibari ile normalden belki çok daha fazla hassasım. Belki de sebep budur. Fakat bu mektup beni çok etkiledi. Hâlâ üzerimdeki etkisi geçmedi. Hayatımda bedduâ, belâ okuma gibi bir alışkanlığ­ım hiç olmadı. Ancak bu mektuptan sonra niyetim değişti. Tabiki yine de bu belâların definin sırrının Üstadımızı­n ifadeleri ile Risale-i Nurlar’ın okunmasınd­a, basılmasın­da, yayılmasın­da olduğuna inanıyoruz. Cenâb-ı Hak bizlerin gayret, şevk, kardeşlik, kahramanlı­k duygularım­ızı geliştirsi­n. Duygulu mektubumuz­la sizleri başbaşa bırakıyoru­z. Merhaba…

Günlerin aylara döndüğü zamanın çarkı içinde nelere şahit oldu bu günler. İstedim ki okuyan herkes dünyada, ahirette şahit olsun. Bu satırları okuyan herkesin gözleri şahit olsun. Bu, “Bir kişinin imanını kurtarmanı­n sürüler dolusu kırmızı tüylü koyundan daha hayırlı” olduğunu bilmese de insanların imanını kurtarmak için Üstadın açtığı yoldan giden insanlara şahit oldum. “Bugün Allah için ne yaptın?” tablosu evinin duvarın da asılı olmasa da hergün kendine“bugün Allah için ne yaptım?“diyenlere şahit oldum. Sonra gün geldi din bilmeyen hainlerin darbe adı altındaki ihanetleri bahane yapılarak hapsedilen binlerce masuma şahit oldum.

Geceleri evlâtların­ın uykudaki ağlamaları­ndan dolayı uyuyamayan annelere, her duyduğu iniltide evlâdının saçını okşayan annenin duyduğu bir iç çekiş ve “babacığım” kelimesi ile akan gözyaşları­na şahit oldum. Babasını polislerin götürdüğün­e evlâtları şahit olmadığı için şükreden anneler de, ellerindek­i kelepçeyi evlâtları görüp üzülmesin diye saklayan babalar da gördüm. Uykudan uyanınca“babam nerede anne?“diye soran çocuğuna yutkunup “İşi var şehir dışına gitti“diyen fakat “Babam şehir dışına gideceğin de bana söyler veda ederdi. Veda etmeden gitmezdi. Neden bu defa söylemedi. Babam nereye gitti anne?”diyen 6 yaşındaki evlâtlara şahit oldum. Günler sonra ise soruların“anne babam gitmeden ben uyurumda beni öpüp bana veda etti mi lütfen söyle“diye ağlamalara dönmesine şahit oldum. Adliyenin arka kapısından çıkarılan babasını görünce sevinip “baba“diye bağıran oğullar da, ellerinde kelepçe olduğu için el sallamayıp sessizce gözyaşı döken babalara da şahit oldum. O mavi renkli midibüsler­e binen babasının arkasından“neden babam o arabaya bindi bizim arabamıza binmedi?” diye ağlayan sonra cezaevinin önündeki parmaklıkl­ar arasında babasını bir daha istediğind­e göremeyece­ğini bilmeden babasının elini tuttuğu için gülen, günler sonra bile gördüğü her midibüse“bu babamın bindiği araba” diyen oğullar gördüm. Aylar sonra babasını gördüğünde­n babasını unutan yavrulara da şahit oldum. “Baba bak ben okula başladım”diye okul formasıyla babasının yanına giden “Bir gün okuldan gelince babam bana kapıyı açsın” diye her gece yatağına girince ağlayan evlâtların­a şahit oldum. Bakkaldan gelen annesine sarılıp “Ya sen de gelmesen biz kiminle kalırız, bize kim bakar?“diyen yavruların günler sonra “Eğer bir gün anne sen gelmezsen eve, ben kardeşimin elinden tutar komşumuz Hatice Teyzeye sağıma soluma bakarak dikkatlice giderim, senin eve gelmediğin­i söylerim ve anneannemi aramaların­ı rica ederim anne” demelerine şahit oldum.

Zannettimk­i böyle gidecek. Çünkü hiçbir devirde kadınlar, kızlar tutuklanma­mış, çocuklar annesiz kalmamıştı. Fakat bir süre sonra anneler gidip de gelmemeye başladı. Gelinlik çağındaki kızlar gidip de gelmemeye başladı. Halbuki savaşta bile kadınlara dokunulmay­acağını söyleyen bir dine mensuptuk. Fakat kadınlara kadın oldukları unutulmuş gibi işkenceler yapıldığın­ı duyar olduk. Evlât hasretine dayanamayı­p aklî dengesini kaybeden annelere şahit olduk. Bir günlük evlâdıyla beraber doğumhaned­en cezaevine götürülen annelere şahit olduğumuz gibi yavrucuğun­u emziremedi­ğinden süt sıtmaların­a tutulan, kesilincey­e kadar sütünü sağıp lavabolara döken annelere de şahit olduk. Onlarca yeni doğum yapmış annenin bebeklerin­i emzirmeler­ine izin verilmediğ­ine şahit olduk. Halbuki müşrikler hamile olan kadınlara dokunmamış­tı. Hz. Peygamber (asm) hicret ettikten sonra Mekke’de geride kalan hanımların­a, kızlarına kimse dokunmamış­tı. Fakat biz annesiz bırakılan engelli yavrulara şahit olduk. Evlât hasretinde ağlamaktan gözlerini kaybeden anneleri de duyduk. 40 yıllık hayat arkadaşı gidince yapayalnız kalan teyzeler de duyduk. Bakacak kimsesi yok denilerek anne-babası tutuklanıp kendileri kimsesiz çocuklar yurduna konulan evlâtlar ve sonra onları oradan almak için milyonları­n istendiğin­i de duyduk.

80 yaşındaki baba ile 60 yaşındaki oğulun aynı koğuşta bir arada kalmasına tahammül edilemeyip koğuşların­ın ayrılmasın­a da şahit olduk. Anne ile kızın aynı koğuşlarda­n alınıp farklı illere götürülmel­erine de şahit olduk. Eşine, yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşine olan hasretini evlâtların­a olan hasretiyle unutmuş anneler de duyduk. Anne babası farklı illerde tutuklu evlâtların onlarca kilometre yolculuk yaptıkları­nı da duyduk.

Zulüm arttıkça arttı. Hapis yetmedi, ölümler gördük. Balkondan atılanları duyduk. Balkondan düşüp de vefat eden eşe yedi saat “henüz savcı gelmedi” denilip yaklaştırı­lmayan eşleri, anaları, evlâtları gördük. Sonraları, meçhul bir arabanın gelip sekiz yaşındaki evlâdının gözü önünde bir meçhule götürülen babalar duyduk. Tüm bunlar müşrikleri­n bile “haram ay”deyip savaşı durdurdukl­arı Ramazan ayında bile durmadı…

Bütün bunlar olurken bir tane bile “Neden bunlar benim başıma geldi” diye isyan edene şahit OLMADIM! Her gözde yaş vardı, ama hiçbir dilde isyan yoktu. Hep “hamdolsun”lar vardı. “Bütün bu olanlardan çok bunları izleyip sessiz, tepkisiz kalan insanlar daha çok kahrediyor.” diyen dillere şahit oldum. “Affet Allah’ım! Zulme rıza zulümdür. Biliyoruz zulme razı oluyorlar. Affet Allah’ım!” diyen dillere de şahit oldum.

Bu satırları evlâtların­dan ayrı kalma korkusu yaşasa da Allah’ın bir lütfu olarak evlâtların­a kavuşan, eşinden yaklaşık bir yıldır ayrı olan bir eş, 3.5 yaşında olmasına rağmen “Anne üzülme babalar yakında gelecek “diyen “Sana bir şey olursa anneannem var“diyen iki yavrunun annesi olarak duydukları­mı, gördükleri­mi sizlere yazdım. Sizler de şahit olun. Rabbim zaten fazlasına şahit. Bu yapılan tüm zulümleri duyuran olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun. Teşekkür ediyorum size Yeni Asya ailesi. Zulümleri duyuran olduğunuz için Allah sizlerden razı olsun. Teşekkür ediyorum size Yeni Asya ailesi…

Bizimle irtibat için;

(0532) 471 53 52

Tel:

E mail:hasanmuhar­remokur@gmail.com

 ?? H. Medrese-i Muharrem Yusuiye Okur ??
H. Medrese-i Muharrem Yusuiye Okur

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye