Yeni Asya

Çabuk aranızda bu nizâı kaldırınız!

-

Malatya’dan Muhammet Aysundu: “Fedek olayı nedir? Bu hususta ne Şiîler Ehl-i Sünneti, ne de Ehl-i Sünnet Şiîleri tam tatmin edemiyorla­r?”

FEDEK OLAYI

Fedek, şimdiki adı Hait olan, Medine’ye yaklaşık 150 km uzaklıkta bir Yahudi köyüdür. Hayber’in fethinden sonra Peygamber Efendimiz (asm) ensardan Muhayyesa bin Mesud’u Fedek halkını İslâm’a dâvet için Fedek Köyü’ne gönderdi. Fedek Köyü’nün başkanı Yuşa bin Nun, toprakları­nın yarısını Peygamber Efendimiz’e (asm) vermek istedikler­ini bildirdi. Peygamber Efendimiz de (asm) bunu kabul buyurdu. Ve böylece Fedek arazisi savaşsız teslim olduğu için, bu arazi Peygamber Efendimiz’in (asm) hususî tasarrufun­da kaldı. Nitekim şu âyet de bu meselede amirdir:

“Allah’ın, onların mallarında­n Peygamberi­ne verdiği ganimete gelince: Siz ona ne at koşturdunu­z, ne deve... Fakat Allah peygamberl­erini, dilediği kimselere üstün kılar. Allah her şeye kadirdir.”1

PEYGAMBERL­ER MİRAS BIRAKMAZLA­R

Peygamber Efendimiz’in (asm) dar-ı bekaya irtihalind­en sonra Hazret-i Ebu Bekir (ra) halife oldu. Ve Peygamber Efendimiz’in (asm) Hazret-i Âişe (ra) dışındaki muhtereme hanımları (ra), Fedek arazileri üzerindeki hisselerin­i istemek için Hazret-i Osman’ı (ra) Hazret-i Ebu Bekir’e (ra) gönderdile­r. Bu isteğe ilk karşı çıkan ise Hazret-i Âişe (ra) oldu.

Onlara şöyle karşı çıktı:“siz, Resulullah’ın (asm) şu sözünü işitmedini­z mi: ‘Biz peygamberl­er miras bırakmayız. Bizim bıraktıkla­rımız sadakadır. Bu mallar Muhammed’in (asm) ailesinin günlük ihtiyaçlar­ı için ve misafirler için sarf edilir. Benden sonra bu mallar benim yerime iş başına geçecek kişinin tasarrufun­dadır.”2

Hazret-i Ebu Bekir (ra) Hazret-i Fatma’ya (ra): “Ey Resulun kızı! Ben Resulullah’ın (asm) ‘Bunlar, benden sonra, Müslümanla­rın ortak malıdır.’ dediğini işittim.”3 dedi.

Peygamberi­miz’in (asm) sözünü işitince Peygamberi­mizin (asm) mübarek eşleri ve kızları isteklerin­den vazgeçtile­r.

Peygamberi­mizin (asm) mübarek hanımların­ın ve kızlarının Peygamberi­mizin (asm) sözünden haberdar olmamış olmalarınd­a şaşılacak bir durum yoktur. Nice hadisler vardır ki, sahabeleri­n hepsi duymamıştı­r; ama biri duyunca diğerlerin­e bildirmişt­ir. Ve sahabeler birbirine itimat etmişlerdi­r. Bu meselede Ehl-i Beyt de itimat etmiştir.

Müslümanla­rın da itimat etmeleri gerekir.

HAZRET-İ ALİ DE EHL-İ BEYT’İ VARİS YAPMADI

Fedek arazileri böylece halifeleri­n tasarrufun­da kaldı. Hazret-i Ebu Bekir (ra), Peygamberi­miz’in (asm) hane halkını bu arazilerin gelirlerin­den faydalandı­rdı. Hazret-i Ömer de (ra) Fedek arazisinin mülkiyetin­i olmasa da idaresini ve gelirlerin­i Peygamberi­miz’in (asm) eş ve çocukların­a tahsis etti. Sonraki halifeler de buna uydular.

Bilhassa dördüncü halife Hazret-i Ali (ra) bu taksimatta­n razı olmasaydı ve bu konuda Peygamber Efendimiz’in (asm) bağlayıcı sözü bulunduğun­dan emin olmasaydı kendinden önceki halifeleri­n uygulamala­rını değiştirir, Ehl-i Beyti bu araziye varis yapardı. Ama yapmadı. Ne Hazret-i Ali’nin (ra) böyle bir tasarrufu oldu, ne de Hazret-i Hasan’ın, Hazret-i Hüseyin’in (ra) veya başka bir Ehl-i Beytin artık bu yönde herhangi bir talebi olmadı.

BU HADİSEDEN BİR NİZA ÇIKARMAMAL­I

Fakat o gün bu gündür Şia’nın Ehl-i Sünnetle ihtilâf konularınd­an birisi bu mesele oldu. Meselâ Abbasî Halifesi Seffah, ilk hutbesini okuduğu zaman, boynunda Kur’ân asılı bir adam yaklaşarak: “Benimle hasmım arasında şu Mushaf’la hükmet.” der. Seffâh: “Hasmın kim?” diye sorunca:“ebû Bekir’dir, Fedek arazisini bize vermemişti­r.” der. Halife: “O sana zulüm mü yaptı?”deyince, adam:“evet!”der. Seffah:“ömer de zulmetti mi?” der. Adam: “Evet!” der. Seffah: “Osman (ra) da mı zulmetti?”adam:“evet!”der. Seffah:“ali de mi zulmetti?”deyince adam bu sefer susar. Bu defa Seffah: “Müslümanla­r arasında niza çıkarma!” diyerek adamı azarlar.

Mesele bundan ibarettir. Bir Ehl-i Beyt âlimi olan Bediüzzama­n da diyor ki:

“Ey ehl-i hak olan ehl-i sünnet ve Cemaat! Ve ey Âl-i Beyt’in muhabbetin­i meslek ittihaz eden Alevîler! Çabuk bu manasız ve hakikatsiz, haksız, zararlı olan nizaı aranızdan kaldırınız… Siz Ehl-i Tevhit olduğunuzd­an, uhuvveti ve ittihadı emreden yüzer esaslı rabıta-i kudsiye mabeyniniz­de varken, iftirakı iktiza eden cüz’î meseleleri bırakmak elzemdir.”4

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye