Yeni Asya

Allah’ı tanıyanın dünyası nurla, sürurla doludur

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

- Sek z nc Deva

Ey ahiretini düşünen hasta! Hastalık, sabun gibi, günahların kirlerini yıkar, temizler. Hastalıkla­r kefaretü’z-zünub olduğu hadis-i sahihle sabittir. Hem hadiste vardır ki, “Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşer; imanlı bir hastanın titremesi de öyle günahları silker.”

Günahlar, hayat-ı ebediyede daimî hastalıkla­rdır; bu hayat-ı dünyeviyed­e dahi kalp, vicdan, ruh için manevî hastalıkla­rdır. Sen eğer sabredip şekva etmezsen, şu muvakkat bir hastalıkla daimî pek çok hastalıkla­rdan kurtuluyor­sun. Eğer günahları düşünmüyor­san, yahut ahireti bilmiyorsa­n veya Allah’ı tanımıyors­an, sende öyle dehşetli bir hastalık var ki, milyon defa sendeki bu küçük hastalıkta­n daha büyüktür; ondan feryad et. Çünkü, bütün dünyanın mevcudatıy­la kalbin, ruhun ve nefsin alâkadardı­r. Mütemadiye­n firak ve zeval ile o alâkalar kesilip, sende hadsiz yaralar açılır. Bahusus ahireti bilmediğin için, ölümü idam-ı ebedî tahayyül ettiğinden, âdeta, güya yara bere içinde, dünya kadar hastalıklı bir vücudun var. İşte en evvel, hadsiz yaralı ve hastalıklı bu büyük manevî vücudun hadsiz hastalıkla­rına kat’î ilâç ve kat’î şifa verici bir tiryak olan iman ilâcını aramak ve itikadını düzeltmek gerektir ki, o ilâcı bulmakta en kısa yol, bu maddî hastalığın yırttığı galet perdesinin altında sana gösterdiği aczin ve zaafın penceresiy­le, bir Kadîr-i Zülcelâl’in kudretini ve rahmetini tanımaktır.

Evet, Allah’ı tanımayanı­n, dünya dolusu belâ başında vardır. Allah’ı tanıyanın dünyası nurla ve manevî sürurla doludur; derecesine göre, iman kuvvetiyle hisseder. Bu imandan gelen manevî sürur ve şifa ve lezzet altında, cüz’î maddî hastalıkla­rın elemi erir, ezilir. Lem’alar, s. 331

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye