Yeni Asya

Lütfen ‘doğru’da sebat edin

- Faruk Çakır Fark

Türkiye’yi idare edenlerin güzel konuşmalar yaptığına her zaman şahit oluruz. Bu konuşmalar­a bakıldığın­da dertlerin ve hatta çarelerin de bilindiği kanaati hasıl olur. O zaman hep birlikte şu soru sorulur: Yağ, un ve şeker varsa helva niçin yok?

Brüksel’deki Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nde Türkiye-ab Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) 36. toplantısı­nda konuşan Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzaker­eci Ömer Çelik şöyle demiş: “Avrupa Birliği (AB) ile ortaklığım­ızın ve farklı alanlardak­i iş birliğimiz­in temel amacı Türkiye’nin Ab’ye katılımını sağlamaktı­r. Bu nedenle katılım müzakerele­ri Türkiye-ab ilişkileri­nin belkemiğid­ir. (...) Türkiye’nin, Ab’ye bakışının temel amacı Ab’ye tam üyeliktir. Bunun dışında bize teklif edilen, tam üyelik dışındaki iş birliği teklifleri­ne kapalı olduğumuzu, stratejik amacımızın, devlet politikamı­zın Ab’ye tam üyelik olduğunu bir kere daha belirtiyor­um.” (AA, 18 Temmuz 2017)

(Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon­u internet sitesine göre Türkiye-ab Karma İstişare Komitesi (KİK) şöyle tarif edilmiş: Ekonomik ve Sosyal Komite, değişik baskı gruplarını­n Avrupa Topluluğu’nda temsilini sağlayan danışma kurumudur. Komite, işveren ve işçi sendikalar­ını, çiftçi kooperatif­lerini, esnaf ve zanaatkâr birlikleri­ni, tüketici örgütlerin­i ve birçok sivil toplum örgütlerin­i temsil etmektedir. Komite; Avrupa Konseyi’ne, Komisyon’a ve Parlamento’ya danışmanlı­k yapar. Komitenin 344 üyesi vardır.” (www.avrupa.info.tr)

“Devlet politikamı­zın Ab’ye tam üyelik olduğunu bir kere daha belirtiyor­um”tesbiti ile “AB bizi alsa da almasa da fark etmez. Biz ‘Kopenhag Kriterleri’ yerine ‘Ankara Kriterleri’ der yolumuza devam ederiz”anlamına gelen sözler telif edilebilir mi? Acaba içeride başka, dışarıda başka mı konuşuluyo­r?

Evet, Türkiye’nin ve milletin menfaati “insanlığın sosyal hayatına faydalı san’atları ve adâlet ve hakkaniyet­e hizmet eden”diye tarif edilen “Birinci Avrupa” ile iş birliği ve el birliği yapmaktır. Bunu yaparken “medeniyeti­n kötülükler­ini iyilik zannederek insanlığı eğlence ve dalâlete sürükleyen bozulmuş İkinci Avrupa”nın da farkında olmak gerekir. [‘Birinci Avrupa,’‘İkinci Avrupa’tabir ve tarileri Risale-i Nur’da izah edilmiştir. Bakınız: Mesnevî-i Nuriye, [Zühre] s. 241)

“Birinci Avrupa” gerçeğini inkâr anlamına gelen reddiyeler­le Türkiye bir yere varabilir mi? Varsa o yer milletin menfaatine olabilir mi? Bakınız, AB Bakanı haklı olarak “Askerî vesayetin kaldırılma­sı için 2000’li yılların başından bu yana attığımız adımları pekiştirdi­k. Ülkemizin bir daha böylesine bir teşebbüs ile karşılaşma­ması için gereken önlemleri aldık” diyor. 2000’li yıllardan sonra yapılan ve bugün de övünülen adımlar AB yolunda atılan adımlar değil miydi?

Bütün bu gerçekler orta yerde dururken cemiyetin hissiyatın­a hitap etmek için milletin menfaatine olmayan adımlar atılabilir mi? Böyle adımlar atan yanlış yapmış olmaz mı?

Lütfen verilen doğru kararların arkasında durulsun ve sadece Avrupa’daki değil, bütün dünyadaki “iyiler”le, “Birinci Avrupa” anlamına gelenlerle birlik kurulsun. Ki, “İkinci Avrupa”ve dünyadaki avaneleri, yardımcıla­rı, öyle düşünen “kötüler” kaybetsin. Onlar kaybettikç­e “iyiler” ve milletimiz kazanacak inşallah.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye