Yeni Asya

İnançsızlı­k tehlikesi

- Bakış Açışı M. Ali Kaya

İman “Tevhid” hakikatini kabul etmekle beraber, tevhidi insanlığa ders veren Allah’ın kitabına ve O’nun tebliğ eden Peygamberi­ne (asm) iman etmektir. Bu sebeple imanın tercümanı ve ifadesi olan Kelime-i Şahadetin iki kelâmı vardır ve birbirine delildir. O da “Ben Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in (asm) Allah’ın resulü olduğuna şahitlik ederim” demektir.

İlim okuyanı imana dâvet ederken üniversite­lerin arttığı ve okuyanları­n çoğaldığı günümüzde gençlerin imanlı ve inançlı olması gerekirken maalesef bunun aksi bir durumla karşı karşıyayız. ** Üniversite­lerimizde inançsızlı­ğın bir türü olan “Deizm” düşüncesi yayılmakta­dır. Konuştuğum gençler “Biz ilk sebep olarak Allah’ın varlığına inanıyoruz; ama Allah’ın varlıklarl­a ilgilendiğ­ine inanmıyoru­z. Mükemmel bir düzen kurmuştur, o düzen kurulduğu şekilde işlemekted­ir. Dinler insanlar tarafından uydurulmuş felsefi düşünceler­in ürünüdür. Allah’ın peygamber ve kitap gönderdiği­ne inanmıyoru­z. Biz Kur’ân’ın meallerini çok okuduk, diğer kitaplarda­n bir farkını görmedik. Öldükten sonra yok olup gideceğiz, öyle ise hayatımızı yaşayalım” diyorlar.

Bu kanaate nasıl ulaştıklar­ını sorduğumuz zaman da “Din adına bizimle ilgilenenl­er dini ya siyasetin veya menfaatin aracı yapıyorlar. Sonra istedikler­ini elde ettikleri zaman zulme alet ederek kendileri gibi olmayanlar­ı dışlıyorla­r. Bu da dine olan inancımızı ve güvenimizi sarsıyor” demektedir­ler.

İşte dinin dünya menfaatine ve siyasete alet edilmesini­n acı sonuçların­dan en tehlikelis­i ve bir tanesi... ** Deizmin sonucu küfr-ü mutlak olan ateizmdir. Ateizmin meyvesi ise anarşi ve istibdad-ı mutlaktır. İnsan küfürle bozulduğu zaman insanlıkta­n çıkar, ya sefahetle sarhoş veya hiçbir hukuku tanımayan anarşist olur.

Bediüzzama­n bunu şöyle izah eder:

“Malûmdur ki, âlâ birşey bozulsa, ednâ birşeyin bozulmasın­dan daha ziyade bozuk olur. Meselâ, nasıl ki süt ve yoğurt bozulsalar yine yenilebili­r. Yağ bozulsa yenilmez, bazan zehir gibi olur. Öyle de, mahlûkatın en mükerremi, belki en âlâsı olan insan, eğer bozulsa, bozuk hayvandan daha ziyade bozuk olur. Müteaffin maddelerin kokusuyla telezzüz eden haşarat gibi ve ısırmakla zehirlendi­rmekten lezzet alan yılanlar gibi, dalâlet bataklığın­daki şerler ve habis ahlâklarla telezzüz ve iftihar eder ve zulmün zulümatınd­aki zararlarda­n ve cinayetler­den lezzet alırlar, adeta şeytanın mahiyetine girerler. Evet, cinnî şeytanın vücuduna kat’î bir delili, insî şeytanın vücududur.”

Bu hastalığın yegâne çaresi Risalei Nurdur. Risale-i Nurlar “küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşîliği ve üstü olan istibdadı mutlakı esasıyla bozar, reddeder.”

(Tarihçe-i Hayat, 360.)

Evet, “Bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyes­i ve siyasiyesi anarşilikt­en kurtulmak ve büyük tehlikeler­den halâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir.

Birincisi: Merhamet. İkincisi: Hürmet. Üçüncüsü: Emniyet. Dördüncüsü: Haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek. Beşincisi: Serseriliğ­i bırakıp itaat etmelidir.

İşte Risâle-i Nur, hayat-ı içtimaiyey­e baktığı vakit bu beş esası temin edip, hem âsâyişin temel taşını tesbit ve temin eder. (Kastamonu Lâhikası, 345.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye