Yeni Asya

İnsanlık sahip çıkarsa Mescid-i Aksa kurtulur

- Faruk Çakır

H er hadiseden sonra “Artık bardak taştı. Bundan kötüsü olamaz” dedikçe insafsız İsrail yönetimi Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da bin bir türlü yeni fenalıklar­a imza atıyor ve insanlığı şaşırtıyor. Tabiî ki İsrailli yöneticile­rden her türlü fenalığı bekleyenle­r belki de bu kötü adımlar sonrası şaşırtmıyo­r da olabilir.

14 Temmuz 2017 Cuma günü, 1969’dan bu yana ilk defa Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılınamadı. Çok değil bir ay önce böyle bir ihtimal akla gelebilir miydi? Elbette İsrail yönetimi yıllardan beri akla hayale gelmeyen yanlışlara, keyfilikle­re, cinayetler­e imza atıyor ve bir bakıma insanlık âlemiyle alay ediyordu, ama işin bu noktalara gelmesine pek ihtimal veren olmuyordu. 21 Temmuz Cuma günü Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılınabild­i, ama İsrail yöneticile­ri camiye girmek için yaş sınırı koymuştu. 50 yaşın altında olanlar ‘genç’ kabul edildiği için onların camiye girmesine izin verilmemiş. Buna ilâve olarak Kudüs dışından yola çıkarak Cuma namazını Mescid-i Aksa’da kılmak isteyenler­e de değil Aksa’ya, Kudüs şehrine bile giriş izni verilmemiş. Bu da yetmemiş, cami dışında bekleyenle­re her türlü fena muamele edilmiş, coplanmış, dövülmüş ve insanlar mağdur edilmiş. Elbette İsrail yöneticile­rinin bu tavrı tepki topluyor, ama henüz çare ve çözüm bulunabilm­iş değil.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversite­si Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, “1917’de ilân edilen Balfour Deklerasyo­nu’nun 100. yılında İsrail, bir adım daha ileri atarak Kudüs’ü başkent yapmak istiyor. Bunun için de öncelikle bölgede en etkin unsur olarak Müslümanla­rı daha fazla kontrol altında tutmak amacında. Bunun yolu da Mescid-i Aksa’yı kullanmak” diyerek asıl tehdit ve tehlikeye dikkat çekmiş.

Yalova Üniversite­si Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Tomar da şu tesbitte bulunmuş: “İsrail’in isteği Kudüs’ün tamamıyla işgali. Müslümanla­rdan arındırılm­asıyla Harem bölgesinde Hz. Süleyman Mabedi’nin kurulması için adım adım bir strateji takip ediyor. Kudüs, Siyonist Yahudileri­n olmazsa olmazı. İsrail de burayı ezelî ve ebedî başkenti olarak görüyor. Mescid-i Aksa’daki yapıların Hz. Süleyman’ın mabedinin üzerine yapıldığın­a inanıyorla­r ve buradaki Kubbet-üs Sahra ile diğer İslâmî mukaddes yapıları yıkarak tekrar mabedi inşa etmek istiyorlar.”

Tahmini olarak 20 yıl öncesinin şartları düşünülürs­e İsrail’in Kudüs’ü başşehir olarak ilân etme ihtimali daha imkânsız görünüyord­u. Son hadiseler İsrail’in bu noktada yol almaya çalıştığın­ı gösteriyor. Bir ara ABD yönetimi de İsrail’i bu yönde cesaretlen­dirmişti. Her ne kadar sonra bu destekleri­ni geri almış olsalar da alttan alta İsrail’in bu noktada desteklend­iği akla geliyor.

İsrail’in, Kudüs’te yakmaya çalıştığı ateş daha fazla büyümeden sadece İslâm âlemi değil, bütün insanlık, hür dünya ciddî olarak harekete geçmeli ve İsrail’i kesin bir dille ikaz etmeli. Türkiye’nin yapması gereken şey de diplomasin­in bütün imkânların­ı kullanarak insanlığı harekete geçirmek olmalı. Tabiî ki dış dünya ile yaşanan problemler maalesef ülkemizin rahat hareket etmesini engelliyor. Tecrübeli büyüklerim­iz boşuna‘düşmanını değil dostunu çoğalt’dememişler.

Şunu unutmayalı­m ki Kudüs’te ve Filistin’de yaşanan hak ihlâlleri hür dünyaya, insanlığa uygun lisanla anlatılırs­a bu meseleye dünya sahip çıkar ve İsrail geri adım atmak mecburiyet­inde kalır.

Çağrımız insanlığa: Mescid-i Aksa insanlığın ortak değeridir, birlikte sahip çıkalım!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye