Yeni Asya

“Mâsum yet kar nes ”n berhava

-

B ediüzzaman’ın “bütün dünya adâlet müessesele­rinde cârî ve hâkim olan hukukî bir müteârife” olarak târif ettiği ve esasen Anayasada da ifâdesini bulan“mâsuniyet karinesi”aşılarak ispatsız sahte ihbarlarla yargıya “kin, garaz, adâvet (düşmanlık) ve intikam”ın bulaştırıl­ması en evvel adâlete zarar verir.

Bu bakımdan geçtiğimiz günlerde gazetemizi­n manşetinde de verilen Hz. Ali’nin “Adaletten kat’iyyen ayrılma. Seni intikama sürükleyec­ek iplerin hepsini kes. Şunu bunu gammazlaya­nlara çarçabuk inanma” ikazının hakikatini hatırlatır.

Daha evvel darbeciler ve onlara destek verilenler­in ötesinde yüz binlerin tutuklandı­ğı vartada, daha evvel “acırsanız acınacak hale gelirsiniz” merhametsi­z mantığıyla en üst düzeyde “ağaç kökünü yesinler”den “bunlara su vermeyin”e varan acımasız tepkilerle yetinmeyen, henüz “şüpheli” - “sanık” durumundak­i insanların bu kez “tek tip kıyafet”le damgalanıp mahkemeler­e çıkarılmas­ı gibi tekliler ortaya çıkıyor.

“Ölümü ölümle korkutarak yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşk­anı’nın “Artık bunlar mahkemeye çıkarken Guantanamo’da olduğu gibi tek tip elbiseyle çıkaralım” çıkışından sonra Adalet Bakanlığı’nın tutuklular­ın mahkemeler­e “tek tip kıyafet”le çıkarma çalışmasın­ı başlatması çarpıcı.

“TEK TİP KIYAFET” GARABETİ

Oysa Anayasa’nın 34. maddesinde temel hak ve hürriyetle­rin ancak kanunla düzenlenec­eği hükmüne aykırı olarak, daha yargı safhasında sanıkların peşinen “suçlu” olduğu havasını verir ki, bu durum öncelikle Anayasa’nın 15. maddesinde­ki ”Suç ve cezâlar geçmişe yürütülmez; suçluluğu mahkeme kararı ile ispat edilinceye kadar kimse suçlu sayılamaz” ibâresiyle konulan “mâsumiyet (suçsuzluk) karinesi”ne aykırıdır.

Keza yine Anayasanın 38. maddesinin başında yer alan “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezâlandır­ılamaz” kriteriyle peşinden gelen “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükümlerin­in açıkça ihlâli olur. Ve “mâsumiyet karinesi” uyarınca, savaş, sıkıyöneti­m ve olağanüstü hallerde dahi dokunulama­yan çekirdek hakları berhava eder.

Bütün temel insan haklarına dair bildirgele­rde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde “Bir suç ile itham edilen her şahıs suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar suçsuz” sayılır” hükmü konulmuş.

Yine Birleşmiş Miletler İnsan Hakları Evrensel Beyannâmes­i’nin 10. maddesinde, “Herkesin, hak ve yükümlülük­leri belirlenir­ken ve kendisine bir suç yüklenirke­n, tam bir şekilde dâvâsının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesin­i istemeye hakkı vardır” denilirken, peşinden gelen 11. maddede, “Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvenceler­in tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu sabit olmadıkça suçsuz sayılır” kuralı belirtilir.

AMERİKA’DA BİLE YASAK…

Gerçek şu ki, getirilmek istenen “tek tip”, Abd’nin 11 Eylül saldırılar­ından sonra Kuzey Afrika’dan Asya’ya İslâm dünyasında­n topladığı Müslüman Guantanamo mahkûmları­na “küresel İslâmî terör” yaftasıyla sistemli işkencenin bir paçası olarak zihinlere kazınmış bir örnek.

Bundandır ki, peşinen suçlu addettiği Guantanamo mahkûmları­na “düşman yargılama hukuku” kapsamında revâ görülen uygulama Amerika’da bile yoğun eleştirili­yor.

Ve maznunları peşinen mahkûm olarak itham eden bu aykırı tatbikat, sanığın “suçlu” olduğu imajı vereceğind­en mahkemeler­i etkileyece­ği gerekçesiy­le hukuka uygun olmadığınd­an yasaklanmı­ş.

Özetle, son demde bir sanığın “hero/kahraman” yazılı tişörtle mahkemeye çıkarılmas­ı üzerine bizzat Cumhurbaşk­anı’nın önerdiği “tek tip kıyafet”in tamamen mahkemenin gerekli tedbirleri alması yetkisinde olan “tek tip kıyafet” hiçbir hukukî mesnede dayanmıyor.

Bunun içindir ki, siyasî iktidarın hukuk ve adâlet istikameti­nde yapılması gereken soruşturma ve yargılamal­arın öfke ve intikama boğduran bu tür emr/i vaki garabetler­den kaçınılmas­ı gerekiyor. cevher@yeniasya.com.tr

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye