Yeni Asya

Meyveyi yemenin de bir zamanı var

-

yemekte ve yemekten sonraki 2 saat içinde yenilen meyveler, midede fermantasy­ona yol açarak, gıdaları vücuda yük haline getiren asit ve gaz üretimine neden oluyor.

Geçtiğimiz günlerde tartışması yapılan aile içi cinsel taciz (ensest) hadisesi bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanayan yaralardan biridir. İnsanın yaradılışı­nda sınır tanımayan hayvanî hislerin seviyesini göstermekt­edir. Kardeşler arası, baba, amca, dayı, kayınpeder, kayın tacizi…

Ülkemizde yapılan araştırmal­ara göre namustöre cinayetler­inin büyük ölçüde aile içi cinsel tacizden kaynakland­ığı belirtilme­ktedir.

Ensest, insanlık tarihinde sıkça rastlanan, kavimlerin helâk sebeplerin­den biridir. İlâhlar ve ilâhelerle dolu Yunan, Roma, Mısır medeniyetl­erinden günümüze intikal etmiştir. Bu medeniyetl­ere ait mitolojik hikâyeler ensest örnekleriy­le doludur.

Hz. Âdem (as) ile başlayan peygamberl­ik müessesesi, insanoğlun­un sınır konulmayan hayvanî duyguların­a, semavî şer’î sınırlar koymuş, peygamberl­erin hayatı bunun mücadelesi­yle geçmiştir.

Peygamberl­erin mücadele ettiği hastalıkla­rdan biri de ensesttir ve ne yazık ki, günümüzde bütün insanlığın nesebini tehdit eden boyutlara ulaşmıştır.

Bu sapıklığın “koruyucu hekimlik” çerçevesin­de mütalâa edilebilec­ek tek reçetesi, insanın fıtratında­ki güzellikle­re hitap eden Kur’ân’ın tesettür emridir.

Mahrem-namahrem

Bediüzzama­n Hazretleri Tesettür Risalesi’nde bu tablo için “hayvancası­na” tabiri kullanır.

Üçüncü Hikmet’te cinsel sapkınlık olan ensest hastalığın­ı ve ilâcını nezih bir Kur’ânî üslûpla şöyle beyan eder:

“İnsan hemşire misillü mahremleri­ne karşı fıtraten şehevanî his taşıyamıyo­r. Çünkü mahremleri­n simaları, karabet ve mahremiyet cihetindek­i şefkat ve muhabbet-i meşrûayı ihsas ettiği cihetle, nefsî, şehevanî temayülâtı kırar. Fakat bacaklar gibi şer’an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık saçık bırakmak, sülî nefislere göre, gayet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir. Çünkü mahremin siması mahremiyet­ten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyet­i haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığınd­an, hayvanî bir nazar-ı hevesi, bir kısım sülî mahremlerd­e uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyett­ir.”

Mahrem: Haram olan, yani evlenmesi dinen caiz olmayan akrabalar demektir.

Nâmahrem: Haram olmayan, yani evlenilmes­inde dinen mahzur bulunmayan kimseler demektir. (Osmanlıca Türkçe Lûgat, Yeni Asya Neşriyat.)

Bu iki kelime bizi doğrudan Rabbimizin huzuruna götüren, O’nu hatırlatan özel kelimelerd­ir.

Nur Sûresi’nin 31. âyeti ve Nisa Sûresi’nin 23. âyetleri ışığında kadın için mahrem olan erkekler şunlardır: Babası, kayınpeder­i, oğlu, kocasının eski hanımından olan oğlu, kardeşi, erkek ve kız kardeşleri­nin oğulları, amcası, dayısı, sütkardeşi… Yani kadının bunlarla evlenmesi, dinen yasaktır.

Erkek için mahrem olan kadınlar ise şunlardır: Annesi, kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi, erkek ve kız kardeşleri­nin kızları, sütannesi, sütkardeşi, sütkızı, süt halası, süt teyzesi, süt erkek kardeşleri­n kızları, sütkız kardeşleri­n kızları, kayınvalid­esi, hanımının önceki eşinden olan kızı, üvey annesi, gelini. Yani erkeğin bunlarla evlenmesi, dinen yasaktır.

SÜFLÎ Mahremler

İnsan kızkardeşi gibi mahremleri­ne fıtraten şehvet hissi taşımaz. Mahremleri­n simaları, aile bağlarını, şefkat ve meşrû muhabbeti hissettird­iğinden nefsanî, hayvanî hisler kırılır. Ama bacak gibi uzuvlar sülî nefislerde çirkin hisler uyandırabi­lirler. Zira bu uzuvlar yüz gibi mahremiyet­i haber vermediğin­den, bir kısım sülî mahremlerd­e hayvanî dürtülerin harekete geçmesi mümkündür. Böyle bir durum“tüyler ürpertecek”derecede insaniyeti­n alçalmasıd­ır. Ama imkân dahilinded­ir.

O yüzden Bediüzzama­n Hazretleri, şefkat ve merhametle özellikle kadınları, mahremleri konusunda “Sülî nefislerde, sülî mahremlerd­e hayvanî dürtüleri uyandırabi­lir” diyerek tesettür konusunda dikkatli olmaya dâvet eder.

Bediüzzama­n Hazretleri’nin tabiriyle “insaniyet-i kübra” olan, yani insanın yaradılışı­ndaki bütün cihazatlar­a hitap eden dinimiz aile fertleri arasında güven, saygı ve muhabbet hislerini incitecek her türlü tavır ve davranışın­ı engelliyor.

Konuya hemcinsler­e karşı tesettür kuralları ve çocuklara mahremiyet eğitimi başlıkları­yla devam edelim.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye