Yeni Asya

Büyünün gerçekliği var mıdır?

-

Ayşenur Hanım: “Büyünün gerçekliği var mıdır? Yapılan insanı etkiler mi? Neden Etkiler? Kendimize büyü yapıldığın­ı öğrensek ne yapmamız gerekir?”

BBÜYÜ BİR SUİİSTİMAL­DİR

üyü insana verilen cinlerle haberleşme yetkisinin suiistimal edilmesidi­r. Gerçekliği vardır; ama haramdır. Nasıl ki ateş, insanlığın yararına sunulmuştu­r. Oysa insan ateşten yararlanma­kla kalmamış, nice yuvaları, nice canları ateşle yakmıştır.

Büyü ve sihir yapmak da, yaptırmak da, büyücülere ve sihirbazla­ra inanmak da, onların tabiatüstü bir güce sahip oldukların­ı kabul etmek de haramdır.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadislerin­de, “Helâk edici yedi şeyden sakının”buyurdular ve bu yedi şeyi şöyle sıraladıla­r: “Allah’a şirk koşmak, büyü yapmak, haksız yere bir cana kıymak, faiz ve yetim malı yemek, düşmana hücum esnasında savaştan kaçmak, iffetli mü’min hanımlara zina isnadında bulunmak”1

Bir diğer hadislerin­de Peygamberi­miz (asm), büyü yapan kimsenin Allah’a şirk koşmuş olacağını2, bir başka hadislerin­de ise, sihre inanan, onun doğruluğun­u tasdik eden kimselerin Cennete giremeyece­klerini bildirmişl­erdir.3

HER ŞEY İNSANIN EMRİNE VERİLMİŞTİ­R

İnsanı yeryüzünün halifesi kılan Kur’ân, Hazret-i Süleyman’ın (as) cinleri, asi şeytanları ve kötü ruhları Allah’ın izniyle teshir ettiğini ve emri altına aldığını bildirir.4 Bu âyetlerin tefsirinde Bediüzzama­n, insanoğlun­un kulluğunu unutmamak şartıyla; gerek ses, görüntü ve madde nakliyle, gerekse cinleri, ifritleri ve asi şeytanları emrine almak suretiyle yeryüzünü her şekilde etkilediği, her köşeden bütün sesleri işittiği ve bütün yerleri gördüğü bir “bahçeye” çevirebile­ceğini kaydeder.

Said Nursî Hazretleri, Hazret-i Süleyman’ın (as) cinleri ve şeytanları teshîr ettiğini, şerlerini men edip faydalı işlerde istihdam ettiğini ilgili âyetlerle nazara verdikten sonra; yeryüzünün insanlarda­n sonra şuurlu sakinlerin­in cinler olduğunu, cinlerin insana hizmetkâr olabileceğ­ini, şeytanları­n da düşmanlığı bırakmaya mecbur edilebilec­eğini beyan eder.

Bu âyetlerde Kur’ân remzen der ki: “Ey İnsan! Bana itaat eden bir kuluma cinleri, şeytanları ve şerirlerin­i itaat ettiriyoru­m. Sen de Benim emrime musahhar olsan, çok mevcûdât, hatta cinler ve şeytanlar dahi sizlere musahhar olabilirle­r, emrinize girebilirl­er.”5

Yeryüzünün halifesi olması dolayısıyl­a, yeryüzünde­ki her şey insanlığın emrine verildiği gibi, cinler de insanlığın emrine verilmişti­r. Fakat büyücülük yapmamak şartıyla… Cinlerin ve insanların hukukunu zayi etmemek şartıyla…

Büyücülükl­e insanın insanı veya cini etkilemesi haramdır. Çünkü bu, hilâfet yetkisini suiistimal etmektir. Hem tevhit inancına zarar verir, şirke kapı açar, hem de cinlerin ve insanların hukukunu zayi eder.

ŞERLERİNDE­N KORUNMAK İÇİN

Âyette belirtildi­ği gibi, Allah dilemeden hiç kimse, hiç kimseye zarar veremez. Sihirbazla­rın, büyücüleri­n ve muskacılar­ın hiçbir oluşumda, hiçbir işte, hiçbir hâdisede Cenâb-ı Hakk’ın dileği dışında ne doğrudan, ne de dolaylı olarak hiçbir katkıları ve etkileri yoktur. Olduğu da görülmemiş­tir.

Kötü niyetli ve şerir insanların, cinlerin ve mahlûkları­n şerlerinde­n korunmak için elbette bazı yollar ve usûller vardır. Şöyle ki: Başta Sünnet-i Seniyyeye uymak, işimize euzü-besmele ile başlamak, Âyete’l-kürsi veya Asr-ı Saadette bir sihir teşebbüsü üzerine nazil olmuş bulunan“kul eûzü bi Rabb’il Felâk ve Nâs” Sûrelerini okuyarak Cenâb-ı Hakk’a sığınmak inşallah kâfi olur.

Kendisine büyü yapılmış bir kişi, konu ile ilgilenen “doğru insanı” bularak, tavsiyeler­ini ve çözüm yollarını dinlemekle inşallah şifa bulur.

DUÂ

Ya Rab! Ya Şafi! Ya Kâfi! Ya Vafi! Hastalığım­ız, derdimiz ve sıkıntımız anında bizi tevhidden, teslimden, tevekkülde­n ve salihattan ayırma! Ubudiyetim­izi ve istianemiz­i yalnız Sana kıl! Yalnız Senin şifa verdiğine ve Senin Rububiyeti­nin kâfi olduğuna iman ve itminan ver! Bizi bakıyat-ı salihatına vefadar eyle! Bizi dalâletten beri eyle! Âmin!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye