Basının hal-i pürmelâli ve Yeni Asya
Basın, milletin gözü, kulağı olmalıdır. İnsanları doğru bilgilendirmek, iyi ve güzel şeylere yönlendirmek, olumsuzlukları nazara vermek ve efkâr-ı ammeyi (kamuoyunu), toplumu eğitmek ve terbiye etmektir.
Ne var ki, menfaat üzerine dönen canavar siyaset, basını da kendisine alet ederek, aslî vazifelerinden saptırdı. Basına yüklenen fasit misyon şu:
Seküler, ateist II. Batı kültürünü, lâdinî hayat tarzını Müslümanlara benimsetmek; kendi değerlerinden, inançlarından uzaklaştırmak,
Hasis emellerine uygun, manipüle edip yönlendirebilecekleri kamuoyu meydana getirmek,
“Hedef kitlede belirsizlik oluşturmak, şüphe yaymak, kendine olan güveni kaybet(tir)mek, geleceğe olan umudunu azaltmak, bıkkınlık meydana getirmek, moralini bozmak, güçsüz oldukları kanaatini hakim kılmak...”1
Kitle iletişim, eğlence ve eğitim vasıtalarıyla (sinema, müzik, moda, internet, sosyal medya, televizyon vb.) toplumları yönlendirmek, manipüle etmek; etnik yapıları, fanatik sağcılarısolcuları, radikal ve aykırı mezhep mensuplarını, şiddete yönelik teröre açık grupları, hatta dindarları bile yönlendirmek, manipüle etmek; ruhî dengeyi bozmak, aşırı heyecan, korku, gerginlik, ümitsizlik meydana getirmek,
İslamofobiyi işleyerek İslâmiyete fevc, fevc olan dehaletleri engellemeye çalışmak... Buna karşı Yeni Asya ise:
İ’lay-ı kelimetullah’ı (Allah’ın dinini yükseltmeyi), tebliğ etmeyi matbuat (basın yoluyla) da yapmak,
Risale-i Nur vasıtasıyla Müslümanların imanına hizmet etmek; Doğru haber vermek, Çarpıtmaları önlemek,
İnsan hak ve hürriyetlerini (demokrasiyi) ihya etmek,
Yerli taşeronlara, işbirlikçilere havale edilen istihbarat-ajitasyon faaliyetlerine karşı halkı uyarmak,
“Dessas ehl-i dünyanın hafiyeleri (casusları/ajanları) veya ehl-i dalâletin propagandacıları veya şeytanın şakirtlerinin”2 tuzaklarını bozmak gibi vazifeler üslenen, matbuattaki en cesur, en yılmaz ve en susturulmaz dildir.