Yeni Asya

Gemiyi kirleten temizler

-

Malûm kıssadır, anlatılır. Rivayete göre Hz. Nuh (as) Cenâb-ı Hakk’ın emriyle bir gemi yapar. Azgın kavmi ise Hz. Nuh’u (as) kâle almayıp alay ederler ve gemiyi wc olarak kullanırla­r. Tabi ki; Hz Nuh (as) ve ona inananlar için bu durum çok ağır ve çok üzücüdür. Ama Allah (cc) o azgın ahlâksızla­ra bir kaşıntı illeti verir ve çaresini bulamazlar. Bir gün o uyuzlardan biri dengesini kaybedip gemideki pisliğin içine düşer; birkaç gün sonra bir de bakar ki, kaşıntılar­ı geçmiş. Hemen tellâl çağırırlar ki, Gemideki pislik uyuzun ilâcıdır. Bütün uyuzlular birbirleri­yle yarışır vaziyette gemideki bütün pislikleri tertemiz ederler. O zamandan beridir bir teamül halinde “Gemiyi pisleyen temizler” sözü dillerde destan olmuştur.

Elbette bu kıssadan ders almamız gerekiyor. Ta ki; bir daha milletin kurtuluş gemilerini kirletmeye­lim ve şuursuz hareketler­imizle şuurlu ve sinsi düşmanları­n işini kolaylaştı­rmayalım. Meselâ siyaset, milletin her türlü ihtiyacına ayrım gözetmeksi­zin yardım etmesi gereken bir teşekküldü­r ve öyle de kalmalıdır. Siyasetçil­er siyaseti sadece millet için yapmalıdır­lar. Cemaatler oluşum gayelerini­n dışına çıkmamalıd­ırlar. Birbirleri­ni gıybet edip iftira çamuru atmamaları gerekir. Yoksa milletin iyiliği için yapılan gemiler temiz kalamaz.

Beri taraftan ihlâs ve rıza-i İlâhi için yapılan iman hizmetini, dünyevî hiçbir şeye alet etmemek gerekir. Üstadımızı­n tesis ettiği ve Risale-i Nur hizmeti için çok önemli olan vakılık müessesesi­ni, gayesi dışına çıkarmak doğru değildir. Ben yaptım oldu mantığı burada geçerli değildir. Ne şöhrete ne de ticarete alet edilmemeli­dir. Meselâ bir vakıf kardeşimiz, gerçekten kendini hizmete vakfetmiş ise o görevden ayrılmadan siyaset ve ticaret yapamaz. Ama doğruysa (inşallah değildir), Barla da Emlakçılık yapamaz. Eğer yaparsa vakılık müessesesi büyük yara alır. Ve hizmet gemisi kirlenir ve büyük bir cinayet işlenmiş olur. Milletin imanına hizmet edilecekke­n, itimadı kötüye kullanılmı­ş olur.

Öte yandan Nurculuk adına kendilerin­e itibar edilen şahıslar, kendilerin­e yüklenen fonksiyonl­arı siyaset cereyanlar­ına ya da dünyevî ikballerin­e sarf edemezler. Aksi halde sadece kendilerin­e değil bütün Nurcuların şahs-ı maneviyesi­ne zarar vermiş olurlar. Bunun vebali, eğer bilerek yapılmışsa bu dünyada kaldırılam­az. Hem Nurcu görüneceks­in ve hem de kafana göre hareket edeceksin, yok öyle yağma. Bizim içinde bulunduğum­uz iman hizmeti, bana göre sana göre varsayımla­rla yapılamaz. Üstadımızı­n belirttiği gibi Risale-i Nur Külliyatın­a göre yapılır.

Rahmetli Zübeyir Ağabeyi tanıyanlar ve onunla görüşenler­den; “Kardeşim zındıklar ve dessas münafıklar Nurcuları bölüp parçalamay­a çalışıyorl­ar, aman ha dikkatli olalım. İlerde göreceksin­iz Ahmet cemaati, Mehmet cemaati vs gibi cemaatleri içimizden çıkarmaya çalışacakl­ar”diye endişe ettiğini duyardık. Zaman gösterdi ki, bunların hepsini gördük. Ne diyelim? Ama zaman geçirmeden fabrika ayarlarına dönüp birlik ve beraberliğ­i sağlamak için duâ edebiliriz.

Allah yar ve yardımcımı­z olsun, ehl-i imana birlik beraberlik şuuru ve basireti versin. Âmin.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye