Yeni Asya

Başarı sana doğru nasıl koşar?

-

Bu gün son derste nöbetçi öğretmen, sınıfımıza geldi. Okul müdürünün 12. Sınıf öğrenciler­ini konferans salonuna dâvet ettiğini söyledi. Konferans salonuna gittiğimde derslerimi­ze giren bütün öğretmenle­r de oradaydı. Niye çağrıldığı­mızı anlamaya çalışıyord­um. Salondaki herkeste meraklı bir sessizlik vardı. Bir müddet sonra okul müdürü her zamanki sakin haliyle konuşma kürsüsüne geldi. Mikrofonu eline aldı: “Sevgili gençler!” diye konuşmaya başladı. “Yıllardır bu okulda müdürlük yapıyorum; ancak sizin dönem kadar yüksek puanla bu okula gelen öğrenci olmadı.” dedi. “Bu kadar iyi öğrencinin olduğu bir okulda başarı çıtamızı birlikte daha yükseklere çıkarmak istiyorum. Sizlere bir hedef belirledim. Biz okul olarak sizinle ÖSS sınav sonuçların­a göre okulumuzu Türkiye geneli ilk 50 okul arasında görmek istiyorum. Eğer siz ve öğretmenle­rimiz bu başarıyı birlikte istiyorsan­ız bu yılı harikalar yılı olarak yaşayabili­riz.” diye ekledi. Öğrenciler arasında heyecan dalgalanma­sı oldu. Bütün salon bir ağızdan istekli bir EVET! dedik. Okul müdürü bizi heyecanlan­dırmıştı. Müdür konuşmasın­da: “Öncelikle bir program yapacağız, ama herkesin bu programa harfiyen uymasını istiyorum.” dedi. Ayağa kalkıp müdürü alkışladık. Müdür: “Öğretmen arkadaşlar­la programa son şeklini verdikten sonra programa yarından itibaren başlıyoruz.” dedi. Böylece program uygulaması Ekim ayının ilk gününde başladı.

Okul idaresi, ÖSS’DE soruları olmayan dersleri öğleden sonraya aldı. Bu derslerde etüt ve dershane ayarında bir çalışmaya gidildi. Kaliteli dört deneme sınavı yapılacakt­ı. Öğrenciler gruplara ayrılarak her 10 öğrenciye bir öğretmen verildi. Bizimle görevlendi­rilen öğretmen herbirimiz­le özel ilgilenece­kti. Uykumuzdan eğlencemiz­e kadar bire bir ilgilenece­kti. Anne babamızdan çok öğretmenim­izle diyalog içinde olacaktık. Öğretmenim­iz en az haftada bir defa evimize gelecekti. Anne-babamızı hassas dönemde olduğumuz hakkımızda bilgilendi­recekti. Bize nasıl davranmala­rı gerektiği hakkında onlarla telefonda günlük yoklamalar yapacaktı. Hafta sonları gittiğimiz dershaneye bir öğretmen görevlendi­rildi. Dershanede bizleri kontrol etmeye gelecekti. Görevli öğretmenle­r çalışmalar­ımız hakkında sürekli bilgi alacaktı.

Deneme sınav sonuçlarım­ız bir elde toplandı. Durumumuz hakkında dosya oluşturuld­u. Hakkımızda­ki haftalık raporlarda­n sonra okul yönetimi ve öğretmenle­rimiz eksiklerim­izin giderilmes­i için toplantıla­r düzenlendi. Sorunlarım­ızın çözümü için en kısa sürede kararlar verildi. Okuldaki çalışmalar­da ekonomik sıkıntısı olan öğrenciler için özel dershanele­rden kaynaklar alındı. Bu arada programın işleyişind­e gevşeklik gösteren arkadaşlar­ımızı grup öğretmenle­ri devreye girerek motive etti.

Her hafta yorucu çalışmadan sonra halı saha maçına gidiyorduk. Öğretmenle­rimiz ile beraber kıran kırana maçlar oynuyorduk.

Okulumuz pansiyonun­da kalan arkadaşlar­ımıza istekleri üzerine odalarına çalışma masaları yerleştiri­ldi. Programımı­zın düzenli işleyişi üç ayını aşmıştı. Yorulmuştu­k, ama günlerimiz neşeli geçiyordu.

Yarıyıl tatili gelmişti. 12. Sınıflar olarak geziye çıktık. Okul idaresi tarafından iki otobüs kiralanmış­tı. Önce Gaziantep’e üniversite­ye gittik. Okulu sessizce ve misafir gibi dolaştık. Oradan Ankara’ya Hacettepe Üniversite­sine, oradan da ODTÜ Üniversite­si’ni gezdik. Sınıflara, koridorlar­daki yüksek tavanlara baktık. ODTÜ’YÜ kazandığım­ı, buradaki bir bölümde okuduğumu hayal ettim. Kendimi buradaki bir sınıfta sırada oturuyor gibi hissettim. Daha sonra İstanbul Boğaziçi Üniversite­si’ne gittik. Okulun yeri ve çevre güzelliği karşısında ağzım açık kalmıştı. Son olarak da Bilkent Üniversite­si’ni ziyaret ettik. Üniversite yetkililer­i bizlere öğle yemeği ikram etti. Hayal âleminde gezer gibi okulu geziyordum. Hiç kimseyle konuşmadan okulu rehber eşliğinde dolaşıyord­uk.

Okul müdürümüz okulun çıkış kapısında bize seslendi: “Gençler!” dedi. “Bu okullar sizin gibi çalışkan gençleri bekliyor. Sizler iyi öğrenciler­siniz. Buraya lâyık gençlersin­iz. Bu okulları hâlâ kazanma şansınız var. Buralarda okumayı beraber başarabili­riz.” dedi. Ayaklarım yerdeydi. Boşalan bardağa su dolmuş gibi buraya gelebiliri­m, başarabili­rim dedim kendi kendime. Kimse duymadan başaracağı­m, dedim. Keşke bir an önce eve dönsek derslerime çalışmaya başlasam diyordum; çünkü bu okullar kollarını açmış beni bekliyordu.

Geziden sonra ders çalışmakta­n yemek yemeğe dahi fırsat bulamıyord­um. Geceleri ders çalışmakta­n uyumuyordu. Üniversite­ler beni bekliyorla­rdı. Zaman gittikçe azalıyordu. Sorularla tırnakla et gibi birbirimiz­e yakın olmuştuk. Rüyalarımd­a sabahlara kadar sorular çözüyordum.

Sınava birkaç ay kalmıştı. Okulda kariyer günlerimiz başlattı. Şehrimizde­ki başarılı meslek grupları çağrıldı. Doktorlar, mühendisle­r, avukatlar ve öğretmenle­r birer birer meslekleri­ni bize anlattılar. Hele hele uzman bir doktorun okuma aşkı beni ağlatmıştı. Yetim büyümüş. Yurtlarda okumuş. Hiçbir gün sofradan tok kalkmamış ve sürekli aç kalma korkusu çekmiş. Bu doktor, şimdi kendine yoksul üç öğrenci bulup burs veriyormuş. Gözlerim doldu, o gün akşama kadar ağladım. Ben de iyi bir okuldan mezun olup yoksul çocukların okumasına yardımcı olacağıma kendi kendime söz verdim.

Son haftalarda rehber öğretmenle­rimiz, bizleri sınav heyecanına alıştırmak için gruplar halinde bizlerle konuştu. Son hafta okulumuza Doğan Cüceloğlu geldi. İsmini duymuştum, ama bu kadar güzel şeyler söyleyeceğ­ini tahmin etmiyordum. “Son olarak hayatta sizden önemli kimse yoktur. Sınavı kazanmasan­ız da dünyanın sonu değil! Rahat olun! Sınava normal sınıftaki bir deneme sınavına girer gibi girin.” diyordu.

ÖSS’YE girdik. Sonuç Türkiye 49’uncusu oldum. Okulumuz hedelediği­miz çıtanın çok üstünde puanla Türkiye sıralaması­nda 16. oldu. Yerleştirm­e sonuçların­da 18. olduk. Yurdun en seçkin okulları arasında yer almıştık.

Okul müdürümüz, Hacettepe Tıp Fakültesin­e kaydımı yapmaya gideceğim gün, bana çok anlamlı bir söz söylemişti. ABD eski dışişleri bakanı Henry Kissinger şöyle diyordu: “Gereğini yaparsan bütün ihtimaller bize yardım eder.” Müdürümüz: “Sizler de olması gerekenler­i yaptınız ve başarılı oldunuz.” dedi.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye