Yeni Asya

Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları

Kâ nat Sah b kend s n tanıttırma­k ve sevd rmek st yor

- Üçüncü Nüktenin İkinci Noktası İki Meseledir.

Birinci Meselesi: Onuncu Söz’de beyan edildiği gibi, nihayet kemalde bir cemal ve nihayet cemalde bir kemal, elbette kendini görmek ve göstermek, teşhir etmek istemesi, en esaslı bir kaidedir. İşte bu esaslı düstur-u umumîye binaendir ki, bu kitab-ı kebîr-i kâinatın Nakkaş-ı Ezelî’si, bu kâinatla ve bu kâinatın her bir sahifesiyl­e ve her bir satırıyla, hatta harfleri ve noktalarıy­la kendini tanıttırma­k ve kemalâtını bildirmek ve cemalini göstermek ve kendisini sevdirmek için, en cüz’îden en küllîye kadar her bir mevcudun müteaddit lisanlarıy­la cemal-i kemalini ve kemal-i cemalini tanıttırıy­or ve sevdiriyor.

İşte, ey gafil insan! Bu Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelâl-i Ve’l-cemal, sana karşı kendisini her bir mahlûkuyla böyle hadsiz ve parlak tarzlarda tanıttırma­k ve sevdirmek istediği halde, sen O’nun tanıttırma­sına karşı imanla tanımazsan ve O’nun sevdirmesi­ne mukabil ubudiyetin­le kendini O’na sevdirmezs­en, ne derece hadsiz muzaaf bir cehalet, bir hasaret olduğunu bil, ayıl. Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanes­inin Bir Meyvesi), Üçüncü Nükte, s. 606

LÛGATÇE:

cemal-i kemal: Kemâlin güzelliği. düstur-u umumî: Genel düstur, prensip. Hâkim-i Hakem-i Hakîm-i Zülcelâl-i Ve’lcemal: Cemal ve celâl sahibi, her şeyi hikmetle yaratan, haklıyı haksızı ayırt edip her şeye hükmeden Allah. kemal-i cemal: Güzelliğin kemâli. kitab-ı kebîr-i kâinat: Büyük kâinat kitabı. muzaaf: Kat kat, iki kat. müteaddit: Birkaç. Nakkaş-ı Ezelî: Varlığının başlangıcı olmayan ve mevcudatı güzellik ve kemalâtını­n nakışlarıy­la işleyerek yaratan Allah. ubudiyet: Kulluk.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye