istihbarat yargiyi yonlendiremez
“İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİN YARGıYı YÖNLENDİRMESİ, İSTİHBARAT BİLGİLERİNİ DELİLMİŞ gİbİ sunması, MAHKEMELERİN BUNLARı DELİLMİŞ gİbİ KABUL ETMESİ HUKUK GÜVENLİĞİNİ YOK EDER.”
İSTİHBARAT BİLGİLERİ DELİL OLAMAZ
“HAKIM bağımsızlığı iktidar ve parlamentonun yanı sıra medyaya karşı da korunmak zorundadır. Bürokratik kurumların, özellikle istihbarat örgütlerinin yargıyı yönlendirmesi, istihbarat bilgilerini delilmiş gibi sunması ve mahkemelerin bunları delilmiş gibi kabul etmesi yargıyı güvenilir olmaktan çıkarır.”
GÖRÜLMEMİŞ BİR SKANDALDI
“BIR DAVADA mahkeme 21 tutuklu sanığa tahliye kararı verdi. Medya mensubu bazı kişilerin kışkırtıcı ve yargıyı tehdit eden mesajlarından üç gün sonra heyete ve savcıya görevden el çektirildi ve açığa alındılar. Tahliye edilenler başka suçlar icat edilerek tekrar gözaltına alınıp tutuklandılar. Bu görülmemiş bir skandaldı.”
MİT LİSTELERİYLE GÖZALTILAR HUKUKSUZ
“DARBECILER ve terör örgütüyle mücadele gerekçesiyle özellikle gazeteciler, işadamları, akademisyenlerle ilgili soruşturmalardaki gözaltı ve tutuklamalarda masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, savunma ve âdil yargılanma haklarına riayet edilmiyor. MİT listelerine göre yapılan gözaltılar en baştan hukuka aykırı.”
İÇ HUKUKA DA, EVRENSEL HUKUKA DA AYKIRI
“BINLERCE kamu görevlisinin istihbarat bilgilerine dayanılarak görevden uzaklaştırılması, bu işlemlere karşı yargıya gidilememesi, önemli bir kısmının tutuklanması, bütün mal ve gelirlerine el koyma tedbiri uygulanarak aileleriyle birlikte sivil ölüme mahkûm edilmesi iç hukuka da, evrensel hukuka da uymaz.”
YAPILANLAR ÂDİL YARGILANMANIN İHLALİ
“ÇOK SAYıDA gazetecinin tutuklanması, delilsiz iddianameler düzenlenmesi, tutukluluk sürelerinin kanunî dayanağı olmadığı halde uzaması, sivil ölüm anlamına gelen kapsamlı el koymalar yapılması, avukatla görüşmesinin sınırlandırılması, âdil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğuruyor.”
YARGITAY’IN BYLOCK KARARI HUKUKÎ DEĞİL
“YCGK’NıN Bylock kararı hukukî olmayıp, MİT’IN düzenlediği sadece isim bildiren listeleri delil olarak kabul etmek tüm ceza muhakemesi hukuku birikimini yok etmek demektir. Kişilerin bu program üzerinden örgütün hangi üyeleriyle görüştüğünün ve konuşmaların içeriğinin ortaya konulması gerekir.”
AVRUPA Konseyi İnsan Hakları Komiseri yetkilileri, Fetullah Gülen hareketi ile bağlantılı olsa bile yasal olarak kurulmuş ve faaliyet gösteren kuruluşlara sadece üyelik ya da bu kuruluşlarla irtibatın cezai sorumluluk oluşturmak için yeterli olmadığını ve terör suçlamasının 15 Temmuz tarihinden önceki eylemlere geriye dönük olarak uygulanmayacağını sarih biçimde ifade ederek bu korkuları bertaraf etmeye davet etmekte. Demokrasiye ve siyasi iktidara yönelik darbe girişiminde bulunanlar açısından 15Temmuz 2016’da gerçekleşen bir suçüstü durumudur. Ancak bunların dışında kalan ve yukarıda durumları belirtilen kişiler için suçun manevi unsuru olan kastın tespiti bakımından suç tarihinin 15 Temmuz 2016 tarihinin kabul edilmesi hem hukuki hem de vicdani olacaktır.
KHK ihraçları hakkındaki görüşünüz nedir?
Olağanüstü hal kararnameleriyle getirilen bazı idari tedbirlerin muğlaklığı ve bazı idari yaptırımların cezai bir nitelik taşıyormuş gibi görünmesi karşısında pek çok kişi kendileri yasa dışı bir fiil işlememiş olsalar dahi müeyyidelere maruz kalmaktan haklı olarak korkmaktadır.
Yargı uygulamalarının böylesine yoğun tartışıldığı bir ortamda bilhassa Aym’nin tavır ve yaklaşımı ile hukuk camiasının suskunluğunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anayasa Mahkemesinin başvurular karşısında kendisini fiilen işlevsiz duruma getirmiş olması kişilerin hukuk güvenliği bakımından toplumsal travmalara neden olacak. Hukuk camiasının da iyi bir sınav vermediği ortada. İktidarın telaş, korku ve öfkeyle yaptığı bazı uygulamaların toplumsal barışı ve hukuk güvenliğini tehlikeye soktuğu açık. Hukukçuların sorunlu alanlarda görüşlerini dile getirmeleri önemli. Tabii iktidarın bu görüşleri değerlendirmesi de.