Risale-i Nur’dan Cezaevi Mektupları
Zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, bu kâinatın bir güneşidir
İşte bu tevhid-i hakikîyi bütün merâtibiyle en mükemmel bir surette ders veren, ispat eden, ilân eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın risaleti, elbette o tevhidin kat’iyeti derecesinde sabit olmak lâzım gelir. Çünkü, madem daire-i vücudun en büyük hakikati olan tevhidi bütün hakaikıyla o zat ders veriyor; elbette tevhidi ispat eden bütün bürhanlar, dolayısıyla, onun risaletini ve vazifesinin hakkaniyetini ve dâvâsının doğruluğunu dahi kat’î ispat eder denilebilir. Evet, böyle binler hakaik-ı âliyeyi cem eden ferdiyet ve vahdaniyeti hakkıyla keşfedip ders veren bir risalet, gayet kat’î bir surette o tevhid, o ferdiyetin muktezasıdır ve lâzımıdır. Onlar, onu her halde isterler.
İşte o vazifeyi tam tamına yerine getiren Zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın şahsiyet-i maneviyesinin derece-i ehemmiyetine ve ulviyetine ve bu kâinatın bir güneşi olduğuna şehadet eden pek çok delillerden, sebeplerden üç tanesini numune olarak beyan ediyoruz:
Birincisi: Umum ümmet, umum asırlarda işledikleri umum hasenatın bir misli, “Es-sebebü ke’l-fâil” [Bir şeye sebep olan onu yapan gibidir] sırrınca, Zat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın sahife-i hasenatına geçtiği gibi; umum ümmet, her günde ettikleri salâvat duâsının kat’î makbuliyeti cihetiyle, o hadsiz duâların iktiza ettikleri makam ve mertebeyi düşünmekle, şahsiyet-i maneviye-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmın bu kâinat içinde nasıl bir güneş olduğu anlaşılır.