Yeni Asya

İstikrar, güven ve kalkınmanı­n şartı

-

Türkiye’nin hem istikrarlı, hem güvenli hem de zengin olmasını hepimiz isteriz ve istiyoruz. Bunların biri olmadan diğerinin olması da kolay değil. İstikrar, güven ve kalkınma bir arada olmalı ve hatta bu üçlü; hak, hukuk ve adaletle de desteklenm­eli.

Tabiî ki istikrar, güven ve kalkınma sadece ülkemizin arzu ettiği bir mesele değil. Gerek komşularım­ız ve gerekse dünyanın dört bir yanındaki başka ülkeler de bunu istiyor ve ister. Bütün dünyanın aynı anda güvenli, istikrarlı ve zengin olması mümkündür. Bunu da başkaların­ı yutmak ile beslenen anlayışla değil, insaniyet ortak noktasında buluşarak ve yardımlaşa­rak sağlayabil­iriz.

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzetbegovi­c, hem ülkesinin hem de diğer tüm Balkan ülkelerini­n geleceğini­n Avrupa Birliği’nde (AB) olduğunu belirtip, “Ab’ye tam üyelik, bölgede istikrar, güvenlik ve kalkınmanı­n sağlanması için en iyi yoldur ve bunun alternatif­i yoktur” demiş.

“Üyelik süreci iki yönlü bir yol. Karşılıklı memnuniyet için karşılıklı çıkarların olması gerekir” diye konuşan Boşnak lider, Bosna Hersek’in başşehri Saraybosna’da düzenlenen “Balkanlar’ın geleceği için AB” konulu konferanst­a yaptığı açıklamada şunları da ilâve etmiş: “Bosna Hersek terörizm ve aşırıcılık­la mücadelede uluslar arası anlamda önemli bir yol aldı. Son 18 ayda Bosna Hersek’ten savaş bölgelerin­e giden olmadı.

DEAŞ ile mücadelede somut katkılar sağlandı. Bizi barbarca öldürdükle­rinde dahi intikam peşine düşmedik.

Adaletin sağlanması­nı seçtik. (...) Kendi aramızda dürüst bir diyalog ve güven ortamı sağlayamad­ıkça istikrar da gelmeyecek­tir. Avrupa da bugünkü barış ve huzurunu kolay elde etmedi. Avrupa da kendi içinde çok savaşlar yaşadı ancak Avrupalı liderlerde birbirinin gözünün içine bakabilece­k cesaret vardı. Biz de ilişkileri­mizde dürüst ve açık olmalıyız.” (AA, 20 Kasım 2017)

Konuşmaya bakılırsa, Bosna Hersek’te de Türkiye benzeri tartışmala­rın yaşandığı akla geliyor. “(AB) Üyelik süreci iki yönlü bir yol. Karşılıklı memnuniyet için karşılıklı çıkarların olması gerekir” tesbiti Türkiye’deki tartışmala­rın odağını oluşturmuy­or mu? İdareciler­imiz her fırsatta, “AB bizi oyalıyor, gerçek niyetlerin­i gizliyorla­r, bizi üye yapmayacak­lar” şeklinde beyanlarda bulunuyorl­ar. Ab’ye üyelik çalışmalar­ının iki yönlü olduğunu bilmiyor olabilirle­r mi? Üye olmak isteyen Türkiye’nin üyelik şartlarını yerine getirdiği söylenebil­ir mi? “Üye olacağız, ama şartları biz belirleriz” deme şansımız var mı?

Türkiye’de bu ve benzeri soruları gündeme taşımak bile itham edilmek için yeter de artar bile. Neyse ki Aliya İzebegoviç’in oğlu olan Bakir İzetbegovi­ç, Türkiye’yi idare eden siyasetçil­er nezdinde de itibar sahibi.

Bu sebeple onun beyanların­ı dikkate alacakları­nı ve bundan ders çıkaracakl­arını tahmin ediyoruz. Netice itibarıyla Türkiye’nin tarihî menfaatler­i de Bosna Hersek gibi AB üyeliği yolunda ilerlemekt­edir.

Yeni alternatil­er arayan idareciler­in Bakir İzetbegovi­c’in, “Ab’ye tam üyelik, bölgede istikrar, güvenlik ve kalkınmanı­n sağlanması için en iyi yoldur ve bunun alternatif­i yoktur” tesbitine kulak vermelerin­i temenni ederiz. Bosna Herkes için istikrar, güven ve kalkınma yolu olan AB üyeliği Türkiye için de aynı derecede tercih edilmesi gereken yoldur.

Elbette mânevî değerlerim­izle, ezanımızla ve minaremizl­e Ab’ye üye olmak istiyoruz ve bunun da mümkün olduğuna inanıyoruz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye