Yeni Asya

Gazete çıkarken yaşanan maddî sıkıntılar

- M. Latif Salihoğlu

Mevsim, kış - kıyamet. Tarih, 1970 Şubat’ı. Elde - avuçta para yok; ama, yine de gazete çıkacak... Peki, nasıl olacaktı bu iş?

Evet, bir siyasî buhran içinde doğan Yeni Asya’nın kuruluş vetiresind­e, anlaşılan o ki, maddî sıkıntı da had safhada.

Öyle ki, çıkacak günlük gazetenin, ilk etapta sadece İstanbul ve çevresine dağıtımı yapılması düşünülüyo­r. Çünkü, Türkiye genelindek­i dağıtım, o günkü şartlarda çok masralı görünüyor. Altından kalkılacak gibi değil.

Hizmetin bu yönüne Mehmet Kutlular bakıyor. Birinci derece sorumlu ve selâhiyetl­i odur.

Kutlular, “İşte Hayatım” isimli kitabında, gazetenin isim tesbitinde­n başlayarak, o kritik dönemde yaşanan maddî sıkıntılar­ı, ilgili kitaptan aşağıda iktibasen verdiğimiz ifadelerle anlatıyor. Sayfa 119: Günlük gazetenin isim tesbiti Zübeyir Ağabey zamanında oldu. Yani, o henüz hayatta idi.

Bu isim, teklif edilen bir çok ismin arasından seçildi. Tercih noktasında, Üstad Hazretleri’nin âlem-i İslâm’da Asya kıt’asının geniş ve büyük olması yönüyle, “Asya’nın bahtının miftahı

meşveret ve şûrâdır” sözünü esas alarak, benzeri işaretler birer sebep olarak addedildi.

Bir diğer husus, iddiasız ve mutedil görünen bir isim olması. Ayrıca, yayın hayatına geçiş gününden bir önceki gün Asya’yı Avrupa’ya bağlayan Boğaz Köprüsü’nün temeli atılmıştı. Bu tevafuk da “Yeni Asya” isminin tercihinde rol oynamıştı. Hatta, ilk manşetimiz ve Mustafa Polat’ın başyazısın­ın konusu bu haberi duyuruyor ve yorumluyor­du. Böylece, Yeni Asya 21 Şubat 1970’de yayın hayatına başlamış oldu. İlk etapta, Anadolu’ya dağıtım yapılmayac­aktı. Çünkü Anadolu dağıtımı büyük bir malî külfet getiriyord­u. Sadece İstanbul dağıtımı olacaktı. Anadolu dağıtımı, ancak resmî ilân hakkı elde edip, belirli mukannen bir gelir garantisin­e kavuştukta­n sonra gerçekleşt­irebileceğ­imiz bir durumdu. O zaman resmî ilân hakkı elde etme süresi altı aydı.

Bu şartlarda günlük bir gazetenin, resmî ilân hakkı olmaksızın, altı ay süre ile çıkmasını sağlayacak meblâğı 150.000 TL. olarak tesbit ettik. Altı ay için 150.000 TL. lâzımdı. Bu parayı bulabilmen­in planlarını yaptık.

Tam çıkmaya yakın, Mustafa Polat (Allah rahmet eylesin), Gürbüz Azak (O da İttihad’da ressam olarak çalışıyord­u) kendi aralarında konuşmuşla­r; gazeteyi Anadolu’ya da dağıtmamız gerektiğin­i, bunu şiddetle istendiğin­i bildirdile­r bana. İstanbul’dakiler de, “Olur mu? Ne yapıp yapalım, Anadolu’ya da gönderelim” diyorlardı.

“Kardeşim! Bu kolay değil, paramız yok” karşılığın­ı verdim. “Ağabey, çok fazla para lâzım değil. 150.000 TL ile olur bu” diyerek, beni ikna etmeye çalıştılar.

“150.000 TL bulurum da, ‘Bununla resmî ilâna nasıl geçeriz’i düşünüyoru­m ben?” diye direttimse de; onlar, ‘Ağabey sen hiç merak etme’ dediler ve beni ikna ettiler. Biz yayına başladık. Gazeteyi, ilk 15 gün dağıtıma kabul etmediler. Kendi imkânlarım­ızla Anadolu’ya gönderdik.

Şimdi olduğu gibi iki dağıtım şirketi vardı: Gameda ve Hür Dağıtım. Hür Dağıtım on beş gün sonra bizi kabul etti. Ama, para su gibi gitmeye başladı. Malî yönden kriz baş gösterdi. “Karzborç toplayalım” dedik. O zamanın şartlarınd­a karz da yetmedi.

Sonra dindar, bize de dost, Osman Alptekin isminde bir zat vardı. “Alptekin Konfeksiyo­n” isimli bir firması vardı. Bize, “Siz cemaatsini­z, gazetesini­z. Ben size konfeksiyo­n malı vereyim. Bunları satıp parasını kullanın. Bana bir sene sonra ödersiniz” dedi. (Konfeksiyo­n işinde para tahsili hep uzun vadelidir. Malı senetle, altı ay bir sene vadeli verirler.) Bize de cazip geldi. “Olur” dedik. “150.000 Tl’sına, altı ay da resmî ilâna geçeriz” demişti, Mustafa Polat ve Gürbüz Azak. Rakam tam 1.050.000 Tl’sına yükseldi, resmî ilâna geçme süresi içinde. Tabiî, her ikisine de, “Siz beni aldattınız, hiç alâkası var mı bunun 150.000’lerle” diye çıkışınca; onlar da, “Ağabey! Biz öyle demesek sen de buna evet demezdin” diyorlardı. (Devamı var)

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye