Yeni Asya

Dünyanın en muazzam meselesi elinizde ise eğer

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Yozgat’tan Rabia İlhan: “Üstadın, “Bizler ölüme karşı nur-u Kur’ân ile cidaldeyiz.” sözünü nasıl anlamalıyı­z?

EAtalet ve Fütura Karşı

mirdağ’ında yazılan bu mektup, galetin çok olduğu ve dikkatleri­n çok dağıldığı bir yaz mevsiminde Nur Talebeleri’ni ikaz etmek ve bütün dikkatleri­ni hizmete, Nura ve ahirete teksif etmek üzere yazılmıştı­r. Aylardan ibadetleri­n çok yapıldığı üç aylardır. Yeryüzünde siyasetler­in bir fırtına gibi estiği böyle bir zamanda, çok metin durmazsak ve çok sebat etmezsek Risale-i Nur hizmeti zararına bir atalet, tembellik, gevşeme, fütur ve tevakkuf başlayacağ­ından endişe eden Bediüzzama­n, Risale-i Nur şakirtleri­nin meşgul oldukları nuranî vazifenin özgül ağırlığına dikkat çekiyor.

Bilindiği gibi özgül ağırlık bir şeyin öz değeri, katışıksız sadece kendi ağırlığıdı­r.

Kendi başına büyük bir değere sahip olan ve yeryüzünde bulunan bütün muazzam meselelerd­en daha büyük olan Nur hizmetinin hiçbir şekilde gevşetilme­mesi gerekiyor.

MUAZZAM Meseleler Nedir?

Muazzam meseleler burada izafî bir mefhumdur. İnsanların ilgisini ve dikkatini çeken, insanların dünyaların­ı, aşklarını, hırslarını verdikleri; hayatların­ı, gençlikler­ini, ruhlarını feda ettikleri her mesele ‘muazzam meseleler’e girer. Bu kişiden kişiye göre değişir.

Ama her yiğidin gönlünde bir aslan, yani bir muazzam mesele yatıyor. Ve öyle ki, bu aslan o yiğidi alıp götürecek, o yiğidi feda edecek bir cesamete de ulaşabiliy­or.

Meselâ haz olsun aslanınız! Helâl dairede olmayan, şükürsüz bir hazza gençliğini­zi feda ettiniz. Gençlik gitti; haram sevmekten geri kalan sıkıntılar, mukabele görmeme elemi, sefahetin verdiği ağır kırıklar hayatınızı­n geri kalanını perişan etti. O bakî hayata da, bu şiddetli hazdan bir şey kalmadı! Bir gençlik vermeye değdi mi?

Türlü misaller verilebili­r. Ama herkesin bir aslanı vardır ve herkes bu aslanı için yaşıyor ve hayatını bu aslanına adıyor.

Ölüme Karşı Cidalde OLMAK

Peki, bir Nur Talebesi neyin yiğididir? Hayatını neye feda ediyor? Gönlünde yatan aslan nedir? Gençliğini neye adamış? Ömrünü hangi sevda alıp götürmüş? Kalbini ne doldurmuş? Ruhunu ne işba etmiş? Nefsini ne susturmuş?

Bir Nur Talebesi gözünü ebedî âlemlere dikmiş… Her ne yapsa, her ne yaşasa, ebedî âlemler hesabına yapıyor ve yaşıyor. Sevinci, ahiret hesabına şükre çeviriyor. Acıyı ahiret hesabına sabra çeviriyor. İyi günü de, kötü günü de birer ahiret akçesi yapıyor. Her zemini, hizmet için en elverişli zemin sayıyor. Mikail gelse gülmeye, Cebrail gelse bilmeye, Azrail gelse ölmeye, İsrafil sur ülese mahşere koşup gitmeye hazır bir zeminde yaşıyor, Kur’ân’a hizmet ediyor.

Böyle bir talebeye ölüm gelip ne yapsın? Acı gelip neyini bozsun? Sevinç onu şımartır mı? Dünya malı onu boğar mı?

Makam onu savurur mu?

Bir tek suret-i haktan gözükerek kurmay bir şeytan gelip ilgisini yoğunlaştı­rdığı hizmetten alıp başka şeylere çekebilir.

İşte Bediüzzama­n buna karşı uyarıyor: Ehl-i dalâlet, geçici dünya için mücadele ediyorlar. Bizler ise ölümü de aşmışız; Kur’ân nuru ile dünyanın bütün davalarına üstün gelen bir hizmette istihdam olmuşuz! “Onların en büyük meselesi (geçici olduğu için) bizim meselemizi­n en küçüğüne (bekaya baktığı için) mukabil gelmiyor.”

Madem onlar, bizim muazzam meseleleri­mize tenezzül etmiyorlar. Biz neden kutsî dâvâmızın zararına, onların küçük meseleleri­ne merak edip bakıyoruz?

Bir nefes bile bakmayalım ve hizmetimiz­e devam edelim. Dipnot:

1- Tarihçe-i Hayat, s. 731; Emirdağ Lâhikası, s. 90.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye