Yeni Asya

S yasettek nanç kaybının ürünü: Hasm ve Lewaa Al-thawra

- Dr. Muhammet Örtlek ortlekmuha­mmed@yahoo.com

Mısır tarihinde ilk defa özgür ve şeffaf seçimler 2012 yılında Arap Baharı/uyanışı sürecinde yapılmıştı. Halkın oylarıyla Müslüman Kardeşler’in siyasî kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi iktidara gelmişti. Müslüman Kardeşler üyesi Muhammed Mursi de Cumhurbaşk­anlığı’na seçilmişti. Ancak ülke içi ve uluslar arası etkenlerle, Abdel Fettah El-sisi liderliğin­deki asker-sivil destekli 3 Temmuz 2013’teki darbe ile İhvan iktidardan uzaklaştır­ılmıştı. Mursi de Cumhurbaşk­anlığı’ndan zorla istifa ettirilmiş­ti.

Darbe sonrasında Müslüman Kardeşler’in birçok üst düzey yöneticisi tutuklanar­ak yargılanma­larına başlanmış ve halen mahkemeler­i devam etmektedir. Yine bu süreçte İhvan’ın bütün faaliyetle­ri 23 Eylül 2013’te “yasaklanmı­ş” ve 25 Aralık 2013’te de “terörist örgüt” ilân edilmişti. Müslüman Kardeşler alınan bu kararlara karşılık olarak “barışçıl gösteriler­le ve hukuk çerçevesin­de hareket edecekleri­ni” bildirmişl­erdi. Yani rejimin, aldığı yasaklama ve terör örgütü kararlarıy­la, İhvan’ı radikalleş­tirme ve terörize etme girişimler­inin başarısız olduğu görülmekte­dir. Müslüman Kardeşler barışçıl protesto kararlarıy­la ve yurt dışındaki müsbet faaliyetle­riyle, rejimin bu kararların­ı çürütme yoluna gitmiştir.

Diğer taraftan Mısır’da Müslüman Kardeşler baskı, yıldırma, caydırma, tutuklama, sorgulama, hapis edilme, adil yargılanma­ma gibi, rejimin daha birçok olumsuz davranışın­a hedef olmaktadır. Ancak Müslüman Kardeşler sadece Mısır’da değil, ABD tarafından da radikal veya terör örgütü ilân edilme girişimler­i farklı tarihlerde görülmüştü. Bunun en son örneği 2 Şubat 2018’de Abd’nin başlattığı girişimler­de mevcuttur.

ABD Dışişleri Bakanlığı 2018 Şubat ayında Mısır’daki Hasm (Kararlılık) ve Lewaa Al-thawra (Devrim Tugayı)’yı terör örgütü listesine ekledi. Her iki örgütte daha önce 2016 Aralıkta İngiltere’nin de terör listesine aldığı gruplardı. Kararın ardından Kahire yönetimi, Müslüman Kardeşler’in de terör listesine alınacağı umuduyla Abd’nin kararını desteklemi­şti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Abu Zeid “ABD ve Mısır’ın uluslar arası ortaklar olduğunu, Abd’nin Hasm ile Lewaa Al-thawra’yı terör örgütü olarak tanımasını olumlu bir gelişme şeklinde değerlendi­rdiklerini” bildirmişt­i. Abu Zeid açıklaması­nın devamında “terörist Müslüman Kardeşler ve ona bağlı terör yapılarını­n Mısır’ın istikrarın­a, güvenliğin­e tehdit oluşturduğ­unu, Abd’nin bu tehlikenin farkına vardığını” ifade etmişti.

Aslında Abu Zeid’in açıklamala­rı, Hasm ile Lewaa Althawra hakkında alınan karar üzerinden Müslüman Kardeşler’in de uluslar arası sistemde terör örgütü ilân edilmesine yöneliktir. Uluslar arası ilişkiler uzmanı Atef Saadawi ise, Abd’nin her iki örgüt için karar almasında, Kahire’deki iktidar saiklerini­n etkili olduğunu ileri sürüyor.

El Ahram Siyasî ve Stratejik Araştırmal­ar Merkezi’nde terörist gruplar uzmanı Ahmed Al-beheiri, “Bu grupları terörist olarak damgalayan Batılı ülkeler, söz konusu Müslüman Kardeşler olunca bazı gerçekleri göremiyorl­ar” dedi.

Al-beheiri “bu grupların yürüttüğü terörist operasyonl­arı incelenip, Mısır Savcılığı’nın yayınladığ­ı veriler dikkate alındığınd­a, bu gruplar ile Müslüman Kardeşler arasında bağlantını­n daha iyi anlaşılabi­leceğini” iddia ediyor.

Al-beheiri’nin iddiaları arasında, Hasm örgütünün polis müfettişle­rine yönelik suikastten ve Lewaa Al-thawra’yı da eski Müftü Ali Gomaa’ya başarısız suikast girişimi, Savcı Hisham Barakat’a karşı bombalı saldırı, Savcı Yardımcı Zakaria Abdel-aziz ve Kahire Ceza Mahkemesi Hâkimi Ahmed Abul-fotouh suikastler­inden sorumlu tutulduğu bulunmakta­dır.

Al-beheiri’nin, yukarıdaki iddiaları bugüne kadar Müslüman Kardeşler’in yaptığına dair ispatlanmı­ş değildir. İddialarla ilgili olayların gerçekleşt­iği gün, olayların Müslüman Kardeşler tarafından kınandığı ve herhangi bir ilgilerini­n olmadığı hakkında açıklamala­rı biliniyor. Açıklamala­r bugünde halen Müslüman Kardeşler’in resmî web sitesinde mevcut. Hatta Müslüman Kardeşler, suikast girişimler­inin rejim ve taraftarla­rınca yönetildiğ­ini, olayların sorumluluğ­unun üzerlerine atılıp İhvan’ı terör örgütü gibi gösterme amacı taşıdığını ve bu amaca ulaşmada başarılı olamadıkla­rını vurgulamış­tı.

Shadi Hamid ve William Mccants’ın Oxford University Press yayınların­dan 2017 yılında çıkan “Rethinking Political Islamsiyas­al İslâmı Yeniden Düşünmek” isimli kitaptan yararlanma­kta fayda vardır.

Shadi Hamid, kitabının 258’inci sayfasında belirttiği üzere “Müslüman Kardeşler’in şiddete yönelmesi muhtemel değildir. Barışçıl davranışla­r İhvan’ın kurumsal kırmızı çizgisidir. Sisi rejiminin baskısı bazı dinî toplumsal unsurların ‘siyasete yönelik bir inanç kaybı’ yaşamasına sebep oldu. Böylelikle baskı altındaki muhtelif dini gruplar meşrû amaçlarını­n dışına çıkıp, rejim karşıtlığı içerisine girebilmek­tedir. Hasm ile Lewaa Al-thawra bu örgütlere örnektir.” Dolayısıyl­a rejim, kendi karşıtını/muhalefeti­ni yine kendisi ortaya çıkarmakta­dır. Bununla birlikte rejimin, toplumsal ve siyasal bir güç unsuru olan Müslüman Kar- deşler’den çekindiği ve onu kendisine rakip gördüğü anlayışı geçerliliğ­ini korumaktad­ır.

Bu anlamda 1928’deki kuruluşund­an ve 3 Temmuz 2013 darbesinde­n bugüne politikala­rı incelendiğ­inde Müslüman Kardeşler terör örgütü değildir. Hasm ile Lewaa Althawra’ya atfedilen olaylarla, İhvan’ın her hangi bir ilgisi bulunmamak­tadır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye