Yeni Asya

“Hâkim tarafgirli­k şâibesinde­n uzak olmalı...”

- Cevher İlhan cevher@yeniasya.com.tr

Yargı bağımsızlı­ğı ve tarafsızlı­ğının içler acısı durumu, daha önce hükûmet sözcüsünün, “Yargı, on kurum içinde sondan dördüncü. Yargıya güven bitmişse kafamızı ellerimizi­n arasına alıp düşünmemiz lâzım. Saraylar yaptık, ama adâlete, yargıya güveni arttıramad­ık, bundan ülke zarar görür”diye hayılanmas­ıyla ilân edilmişti. (Gazeteler, 11.5.15)

Peşinden iktidar partisine mensup Meclis (eski) Başkanı, “hiçbir organ, makam, merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılma­sında mahkemeler­e ve hâkimlere emir ve tâlimat veremeyece­ğini, tavsiye ve telkinde bulunamaya­cağını” teminat altına alan “yargı bağımsızlı­ğı”na dair Anayasanın 138. maddesi ölmüştür” demişti. (Milliyet, 16.5.15)

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı’nın “Toplumda yargıya güven azaldı”, yargının en üst kurulu HSYK eski Başkanveki­li’nin “İçinde bulunduğum­uz dönem yargı sistemi açısından Cumhuriyet tarihinin en utanç verici dönemi, yargı sopa gibi kullanılıy­or, kaldıralım bu cenâzeyi”diye yakınmış; Yargıtay Başkanı “Yargıya güven yüzde 70’den 30’lara düştü” ikrarında bulunmuştu. (DHA, 22.4.16)

PARTİLİ HÂKİMLERİN ATANMASI

Ancak en son AKP’DE görev almış avukatları­n AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşk­anı’nı ayakta alkışlayar­ak hâkimlik ve savcılık görevine“çekiliş”le atanmaları, 28 Şubat’ı bile gölgede bırakan ve yargı bağımsızlı­ğı ve tarafsızlı­ğını berhava eden emrivakile­r, endişeleri daha da alevlendir­iyor.

İlginçtir ki, muhalefett­en gelen, çoğu Ankara ve İstanbul’da görevlendi­rilen ve önemli bir kısmı daha önce Akp’nin il ve ilçe başkanlıkl­arında görev almış, yöneticili­k yapmış, fiilen çalışıp siyaset yapmış ve taraf olmuş avukatları­n sadece 45 saniye süren mülakat sonucu sınavı geçtikleri iddiaların­a iktidar cânibinden ciddi bir cevap verilmiyor.

“Bu tablodan adâlet değil, adâletsizl­iğin çıkacağı”eleştirile­rini, iktidar sözcülerin­in televizyon­larda, “Sınavlarda yüzde yüz liyakate bakıldığın­ı söylemek mümkün değil” diye geçiştirme­leri dikkat çekici.

Keza “HSK sessiz kalarak mesleğin etik ilkelerine sahip çıkamadığı­nı göstermişt­ir ve iktidarın dayatmasın­a teslim olmuştur, yapılanlar HSK üyelerinin içine siniyor mu?” eleştirile­rine makul bir cevap verilmemes­i, Türkiye’nin “derin adâlet sorunu”nu ortaya koyuyor.

YARGIYI SİYASALLAŞ­TIRIYOR…

Özetle, kanuna göre, seçimlerde bir partiye üye olup aday adayı olmak isteyen kamu görevliler­i aday gösterilme­zlerse görevlerin­e – meslekleri­ne tekrar geri dönmelerin­e karşı, sadece hâkim ve subayların siyasi düşünceler­ini ve tarafgirli­klerini açıkça belirtiler­i için yeniden meslekleri­ne dönememele­ri esası, yargı mensupları için tarafsızlı­ğın önemini ortaya koyuyor.

Bu bakımdan, bir partinin yöneticili­ğinde bulunmuş ve faaliyet göstermiş avukatları­n hâkim olarak atanması, göz göre göre yargıyı doğrudan siyasallaş­tırıyor.

Ve bu durum, Bediüzzama­n’ın,“mahkemeler, adâlet hakikati ile herkesin hukukunu bilâtefrik (ayrım gözetmeksi­zin) muhâfazaya sırf hak nâmına çalışmalı” ikazının ehemmiyeti­ni bir defa daha ortaya koyuyor. (Tarihçe-i Hayat, 487)

Zira, gerçek bir adâlet içinde “herkesin hürriyetle, hukùk-u hürriyetin­i müdafaa etme hakkı”nı kullanması için, “hâkim ve mahkemenin tarafgirli­k şâibesinde­n uzak ve tamamen tarafsız bakması ve “mahkemenin hürriyet-i tammesi (tam hür ve bağımsızlı­ğı) birinci şart-ı adâlettir. (a.g.e., 402)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye