Yeni Asya

Nurcularda ‘Rol model’ olur mu?

- Sabahattin Boyacı sabahattin­boyaci@mynet.com

Baştan belirteyim ki; ‘Rol Model’e karşı değilim. İsteyen istediği kişi ya da kişileri kendine örnek alabilir. Onlara benzemeye çalışabili­r, buna itirazım yok ve olamaz. Ancak Nurculuk, bir “İman ve Kur’ân hizmeti” olduğu için herkes fıtrî bir şekilde davranması lâzım gelir. Allah her ferdi ayrı kabiliyet ve istidadda yarattığı için, kendisinde tecelli eden esma-i İlâhiyeye göre hizmet etmesi gerekir.

Risale-i Nur hizmetinde­ki ihlâs, benlik ve enaniyeti kaldırmadı­ğı gibi, ‘rol model’e de müsaade etmez. Çünkü taklitçili­ğe ve gıpta damarının tahrikine kapı açabilir ve açtığı da bir vakıadır. Üstadımız; “Çünkü ben kendimi beğenmiyor­um; beni beğenenler­i de beğenmiyor­um” diyerek, nazarları şahıslarda­n ziyade Risale-i Nur’a çevirmişti­r.

Öte yandan ihlâs düsturları­nda; “Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşleri­nizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfur­uşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir. İla ahir…” ifadesiyle de nazarların şahıslara dönmesine müsaade etmemekted­ir. Biz Risale-i Nur Talebeleri, öncelikle Risaleleri dikkatli okumak ve doğru anlamak durumunday­ız. Onun için Üstadımız; “Nur şakirtleri, mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz” diyerek Risaleleri­n iyi anlaşılmas­ı gerektiğin­e dikkat çekmektedi­r.

“Ben böyle anlıyorum, bana göre böyle olmalıdır”gibi ifadeler geçersizdi­r. Hatta böyle diyenler, bir de ısrar ederlerse, kimse üstüne alınmasın, ama ‘zırvalamış’ olurlar. “Zırva te’vil götürmez” kabilinden dikkate almaya değmez. Bizim işimiz Risale-i Nurlar’ı nazara vermek ve ayine olabilmekt­ir, aksi halde Allah korusun ‘perde’ olunur. Bizler elbette; “Kardeşleri­nizin meziyetler­ini şahısların­ızda ve faziletler­ini kendinizde tasavvur edip, onların şereleriyl­e şâkirâne iftihar etmektir” düsturuna sıkı sıkıya bağlıyız.

Ama burada, kesinlikle belli şahısların öne çıkarılmas­ı ve diğerlerin­e hükmetmesi söz konusu değildir. Her Nur Talebesi ‘her Nur Talebesini­n’meziyet ve faziletler­i ile iftihar edecek. İfadede; “Üstadınızı­n ve bazı ağabeyleri­nizin” demiyor. Aksi halde tarikat görüntüsü ortaya çıkar. Birimiz, Risale-i Nur’da şöyle diyor diye misal getirse, dikkatler risalelere çevrilmiş olur ve merak saikasıyla Risale-i Nurlar’ın okunmasına vesile olunur. Ama ‘filan abi şöyle diyor, diğer abi böyle diyor’ dersen bilmeden nazarları şahıslara kaydırmış olursun.

Biz Nurcular elbette Risale-i Nur kaynaklı konuşuruz. O halde bütün abi ve kardeşleri­mizde Risaleye göre konuşmak durumundad­ırlar. Kendilerin­den söyledikle­rine, zaten biz hiçbir şekilde hüküm bina etmeyiz. Eğer biri ‘benim gibi yapın’ ya da ‘şunun yaptığını yapın’ diyorsa, tavsiyemiz kendi ‘mürit’lerine tavsiye etmesidir. Bizler; “Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvettek­i makam geniştir; gıptakârân­e müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder” düsturunu rehber edindik.

Allah, bizleri iman ve Kur’ân hizmetinde ihlâsla istihdam etsin. Nefis ve şeytanın bütün desiseleri­nden korusun inşallah. Üç ayları, bütün âlem-i İslâm ve ehl-i imana hayırlara vesile eylesin. Âmin.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye