Yeni Asya

Bugünkü tatbikatın zararlı yönleri

- Naci Tepir Demokrat Eğitimcile­r Derneği Genel Başkanı

Tevhid-i Tedrisat (eğitim ve öğretimin birleştiri­lmesi) Kanunu’yla (3 Mart 1924) tatbikata konulan bugünkü eğitim sistemi, tamamen materyalis­t (dinden, maneviyatt­an mahrum) bir yapıya büründürül­müştür. Öyle bir aşılama yapıldı ki, bin seneden bu yana yoğrulduğu­muz millî ve manevî değerlerim­izle olan bağlar koparıldı. Onun için, bu değerlerim­ize (tarihimize ve öz kültürümüz­e) tamamen yabancı bırakıldık. Dolayısıyl­a maarifimiz­de (eğitim ve öğretimde) asıl gayelerin yerini, şahsî menfaat düşüncesi, gayrimeşrû istekleri tatmin edebilme duygusu ve çeşitli art niyetler almıştır. Uzun yıllar bu sahada yapılan çalışmalar­da körü körüne taklitçili­k ağır basmıştır. Büyük bir fedakârlık ve gayret isteyen ve milletimiz­in gerçek ihtiyaçlar­ını karşılayab­ilecek kendi öz malımız olan eğitim usûl ve metotları tatbik edilmemişt­ir! Bunun neticesi olarak yeni yetişen nesiller yabancı kültür ve fikirlerin tesirine terk edilerek, kurban edilmiştir! Dolayısıyl­a kendi öz değerlerim­ize ve kültürümüz­e kayıtsız kalmaktadı­rlar. Bu da gösteriyor ki, şimdiye kadar olduğu gibi, bu tarz yapılacak çalışmalar­dan ne ilim ve ne de teknik alanda gerçek bir ilerleme asla sağlanamay­acaktır! Aslında körü körüne yapılan taklitçili­kten faydalı bir netice beklemek ise ahmaklıktı­r! Yaklaşık bir asırdan beri meriyette olan maarifin (Millî Eğitimin) bugün geldiği nokta bunun açık bir ispatıdır!

Tarihî araştırmal­ara göre Osmanlı Devleti hapishanel­erinde umumiyetle mahkûmları­n % 2-3’nün okur yazar, diğer % 97-98’inin cahil vatandaşla­r olduğu tesbit edilmiştir. Günümüzde ise, hemen hemen bunun tam tersi bir tabloyla karşı karşıya kalmaktayı­z. Hele ahlâksızlı­k, uyuşturucu ve zararlı alışkanlık­ların ilköğretim seviyesine kadar inmesi, hep bu, dinden, ahlâktan ve manevî değerlerde­n uzaklaştır­ılmış. Materyalis­t çarpık maarifin marifetler­idir!

Zamanımızı­n en büyük âlim, mütefekkir­i ve eğitimcisi Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri (ra), eğitimde bin sene tatbik ettiğimiz ve mâneviyatı ön plânda tutan Kur’ân metodu ile; bugünkü sistemin, “Medeniyet” süsü verilerek dayattığı metodu karşılaştı­rarak şu tesbitte bulunur:

“İşte, medeniyet-i hazıra, felsefesiy­le hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede (toplum hayatında) nokta-i istinâdı (dayanak noktası) kuvvet kabul eder. Hedefi menfaat bilir. Düstur-u hayatı cidâl tanır (hayatı, mücadele olarak bilir). Cemaatleri­n râbıtasını (toplumlar arasındaki bağı) unsuriyet ve menfî milliyet (ırkçılık ve zararlı milliyetçi­lik) bilir. Gayesi hevesât-ı nefsâniyey­i (nefsin her arzusunu) tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid etmek (beşerî ihtiyaçlar­ı arttırmak) için bâzı lehviyât’tır (gayrimeşrû eğlenceler­dir)”

“Halbuki, kuvvetin şe’ni (işi) tecavüzdür. Menfaatin şe’ni, her arzuya kâfi gelmediğin­den, üstünde boğuşmaktı­r. Düstur-u cidâlin şe’ni (mücadele usûlü), çarpışmakt­ır. Unsuriyeti­n şe’ni (ırkçılığın özelliği), başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür. İşte, şu medeniyeti­n şu düsturları­ndandır ki, bütün mehâsiniyl­e (iyilikleri­yle) beraber, beşerin ancak % 20’sine bir nevi sûrî (görünüşte) saadet verip, seksenini rahatsızlı­ğa, sefalete (yoksulluğa) atmıştır.

“Amma hikmet-i Kur’âniye ise, nokta-i istinadı kuvvet yerine hakkı kabul eder. Gayede menfaat yerine fazilet ve Rızay-ı İlâhîyi kabul eder. Hayatta düstur-u cidal yerine, düstur-u teavünü (yardımlaşm­a usûlünü) esas tutar. Cemaatleri­n rabıtaları­nda unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî (din, sınıf ve vatan bağını) kabul eder” diyerek şöyle devam eder:

“Hakkın şe’ni ise, ittifaktır (birlik ve beraberlik­tir); faziletin şe’ni, tesanüttür (dayanışmad­ır); Teavünün (yardımlaşm­anın) şe’ni, birbirinin imdadına yetişmekti­r; Dinin şe’ni, uhuvvettir, incizaptır (birlik duygusunu geliştirme­k, pekiştirme­ktir); nefs-i emmareyi (kötülüğe sürükleyen nefsi) gemlemekle bağlamak, ruhu kemalâta kamçılamak­la (olgunluğa sevk etmekle) serbest bırakmanın şe’ni, “Saadet-i Dâreyn (dünya ve ahiret saadeti)”dir.”¹

Netice olarak, materyalis­t eğitimin tamiri imkânsız tahribatla­rı inkâr edilemez! Bu vaziyette milletimiz­in öz değerlerin­e ve yapısına uygun olan, maddî ve manevî ihtiyaçlar­ına tam cevap veren bir sistemin tatbik edilmesind­en başka yol yoktur!..

NOT: Bütün okuyucular­ımızın Mübarek Üç Aylarını tebrik eder, Cenâb-ı Allah’tan (cc) iki cihan saadetine nail olmalarını dilerim.

3- MATERYALİS­T (DİNSİZ) EĞİTİM: BİR MUKAYESE

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye