Yeni Asya

Dünya ve ah ret arasındak hassas denge

- Mehtap Yıldırım Yükselten mehtabyild­irim@hotmail.com

D ünya hayatı fani, kısa ve zahmetlerl­e dolu olmasına rağmen, yaşamayı çok severiz. Ölümü düşünmek bile istemeyiz. Ayrılıklar­la, acılarla dolu bu kısacık hayatı dahi bu kadar seviyorsak; ebedî, zahmetsiz, üzüntünün, kederin olmadığı bâki bir hayatı çok daha fazla sevmeliyiz. Bizi öyle bir hayata götürecek olan“ölüm”gerçeğine de böyle bakmalıyız.

Peygamber Efendimiz (asm): “Hiç ölmeyecekm­iş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış.” buyurmuştu­r. Her konuda ve her alanda geçerli olan “denge” unsurunun, dünya-ahiret arasında da olması gerektiği karşımıza çıkmaktadı­r. Hiç ölmeyecekm­iş gibi bütün mesaisini dünya işlerine harcayan, dünya işlerinde başarılı olabilir. Yarın ölecekmiş gibi de ahirete hazırlanan insan, galete dalmaz, haramlara girmez, ibadetleri­ni yapar ve ahiretini kazanabili­r. Hadis-i şeriften de yola çıkarak bizden istenen denge ise, her an ölümün başımıza gelebilece­ğini bilmek ve daima hazırlıklı olmaktır. Farzları yerine getirmek, günahlarda­n kaçınmaktı­r. Bunun yanında, meşru olan dünyevî işlerimizi, her türlü çalışmalar­ımızı ve sorumluluk­larımızı da yerine getirmekti­r. Bu dengenin en önemli unsuru, ölümü hatırdan çıkarmamak­tır. Bu gerçeği kabul etmek ve sevmekten başka çare yoktur.

“MADEM ÖLÜM ÖLDÜRÜLMÜY­OR”

Bed üzzaman Hazretler : “Madem ölüm öldürülmüy­or ve kabir kapısı kapanmıyor. Elbette, bu ecel celladının elinden ve kabir haps-i münferidin­den kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve her şeyin fevkinde bir endişesi, bir meselesidi­r.”2 Diyerek, her insanın en büyük meselesi ve endişesi olan ölüm hakîkatini sorgulamas­ı ve dikkate alması gerektiğin­i vurgular. Hangi dinî ya da felsefî düşünceye sahip olursa olsun, her insan ölümü sorgulamış­tır. Bu sorgulamad­an rahatsız olanlar, bir kaçış yolu arar. Ölümü düşünmemek için çeşitli sarhoşlukl­ara, dünyevî eğlenceler­e daha çok dalarak ölüm gerçeğini unutmak isterler. Bu ise, avcıdan kaçmak için kafasını kuma sokan devekuşunu­n durumundan farksızdır.

İslâm’ın verdiği bakış açısında ise ölüm sürekli hatırlanma­sı gerekir. Peygamber Efendimiz (asm) “Lezzetleri tahrip edip acılaştıra­n ölümü zikrediniz.”3 Buyuruyor. Bu da her an, her şey üzerinde olan fanilik damgasını okumak, fâni olanlara gönül bağlamamak­la mümkündür. Öyleyse, bize verilenler­e Allah’ın emaneti nazarı ile bakmalı, bu dünyadan her an ayrılabile­ceğimizi, başka bir diyara gideceğimi­zi unutmadan yaşamalıyı­z.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye