Yeni Asya

İman kardeşliği­nin zirvesi: İsar hasleti

- Ali Ferşadoğlu fersadoglu@yeniasya.com.tr

İsar hasleti; ihtiyaç içinde olan bir Müslümanın, başkaların­ı kendine tercih ederek onlara ihsanda, ikramda bulunmasıd­ır. Bu, Resul-i Ekrem’in (asm) ve Ashabının takip ettiği en yüksek kardeşlik, hamiyet ve cömertlik yoludur.

“İsar”, varlıklını­n fakire yardım etmesi değil, kendisi muhtaç olduğu halde başkasını kendi nefsine tercih etmesidir. Şu yüce anlayışa dayanır:

“Bu menfaat bana değil, başkasına, bir mü’min kardeşime gitsin!”

Kur’ân’da övülür İsar hasleti taşıyan Sahabiler: (mealen) “Onlardan (muhacirler­den) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerin­e yerleştirm­iş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenler­den dolayı içlerinde bir rahatsızlı­k duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerin­e tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğin­den, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendilerid­ir.” (Haşir Sûresi, 9.)

Kardeşlikt­e de, hamiyette de, isar hasletinde de modelimiz Asr-ı Saadettir. Onlar din, iman, Kur’ân, insan, millet ve toplum için muhteşem kardeşlik, isar hasleti ve fedakârlık örnekleri ortaya koydular. Şöyle ki:

Muhacirler, Allah için, dinleri için yıllarca yaşadıklar­ı memleketle­rini, evlerini, mallarını, mülklerini, bütün servetleri­ni ve hatta çoluk-çocukların­ı terk ederek hicret etti. Bu feragat ve fedakârlık karşısında Ensar da ev, bağ-bahçe, koyun, keçi, deve, kısaca ellerindek­i her şeyi kardeşleri­yle paylaştı. Hatta, hayatların­ı bile! Tarihte çok çarpıcı şaheser örnekleri görülür. Yüzlerce, binlercesi­nden birisi şöyledir: Hazret-i Huzeyfe diyor ki: Yermük cenginde yaralılar arasında kalan amcaoğlunu aramak üzere çıktım. Yanımda bir miktar su vardı. Onu buldum. “Su!” diye seslendi. Tam suyu vereceğim sırada öteden biri: “Ah, su!’ diye inledi. Suyu ona vermemi işaret etti. Gittim baktım ki, As’ın oğlu Hişam. Tam su vereceğim sırada öteden biri: “Su!.. Su!..’ diye inledi. Hişam da beni ona gönderdi.

Ona gidinceye kadar o ölmüştü. Hişam’a döndüm, o da ölmüştü. Amcazademe geldiğimde o da vefat etmişti. Velhasıl su elimde kaldı…

İşte dinî/imanî kardeşliği­n, hamiyetini­n zirvesi! İman ne kadar güçlü olursa, muhabbet de, kardeşlik de, hürriyet de, hamiyet de o derece parlar, yüksek olur. Fert de, toplumda o derece yükselir, huzurlu ve mutlu olur ve barış sağlanır. Tarih buna şahittir.

Ne yazık ki bugün, “muhtaç olmadığı halde kardeşinin mal-mülküne, hak-hukuna, hülâsa maddî-manevî varlığına el koyması” gibi tam zıddı dehşetli bir hale dönüşmüştü­r!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye