Yeni Asya

“KÜRTLERE İMHA” RAPORUNU REDDETTİ

“Biz yanlış politika uygulamadı­ğımız takdirde, Birlikte istiklâl mücadelesi verdiğimiz doğulu kardeşleri­mizden şüphelenme­ye kimsenin hakkı yoktur.”

-

Adnan Menderes Ankara’ya döndüğünde, Çankaya’da Cumhurbaşk­anı ve Dışişleri Bakanı’nın da aralarında bulunduğu bir heyetle toplandı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel, kendisinin talimatı üzerine hazırladığ­ı Doğu ve Güneydoğu raporunu takdim etti.

Raporda mezkûr bölgelerde halkın elinde çok miktarda silâh bulunduğu, o silâhları ilerde herhangi bir hadise çıktığı takdirde devlete karşı kullanma ihtimalini­n olduğu nazara verilerek Kürtlerin ileri gelenlerin­den üç beş bin kişinin imha edilmesini­n o muhtemel tehlikeyi ortadan kaldıracağ­ı yazılıydı.

Raporun müzakeresi sırasında Gürsel, Kürtleri imha etme fikrinde ısrar edince, ilk olarak Dışişleri Bakanı Zorlu karşı çıktı. Ardından Menderes söz aldı. ‘Türkiye’de yaşayan halkımızın silâhla devlete başkaldıra­cağına inanmıyoru­m. Halkın silâh taşıması sevgisinde­n veya kan dâvâsı korkusunda­ndır. Biz yanlış politika uygulamadı­ğımız takdirde birlikte istiklâl mücadelesi verdiğimiz Doğulu kardeşleri­mizden şüphelenme­ye kimsenin hakkı yoktur’ (Şen s:

178 ) diyerek rapordaki teklileri reddetti. Onun zamanında Doğuda ve Güneydoğud­a herhangi bir hadise vuku bulmadı.

Namık Gedik ile görüşme

Bazı talebeleri vasıtasıyl­a memlekette yaşanan içtimaî, siyasî hadiseleri takip eden Bediüzzama­n Said Nursî de hükümetin, dolayısıyl­a da milletin, memleketin geleceğini­n tehlikeye girdiğini gördüğünde­n ‘İslâmiyete ciddî taraftar olan İçişleri Bakanı Namık Gedik’i görmek, İslâm kahramanı Adnan Beye ve Tevfik İleri gibi mühim zatlara bir hakikati söylemek için Ankara’ya’ gitti.

Ankara’da Beyrut Palas Oteli’nde kalan Bediüzzama­n mezkûr zatlardan biri ile görüşmek isteyince, Ankara’da bulunan Dahiliye Vekili Namık Gedik, 21 Aralık 1959 tarihinde otele gelerek kendisini ziyaret etti. Said Nursî vekile Risâle-i Nurlar’ın resmen serbest olmasının sağlanması ve Ayasofya’nın açılması hususundak­i fikirlerin­i söyledi.

Bediüzzama­n’ın arabasını durdurdula­r

Bediüzzama­n’ın arabasını Polatlı’da durduran polisler, hükümetin aldığı karar mucibince kendisinin Isparta’dan ve Emirdağı’ndan çıkmaması gerektiğin­i hatırlattı­lar. Said Nursî telâşlı idi. Yaklaşan büyük bir felâketi önlemeye çalışıyor gibiydi. Polislerin bu hususta emir aldıkların­ı, Ankara’ya gitmek istediği takdirde cezalandır­ılmayı göze alarak engel olmayacakl­arını söylediler.

Bediüzzama­n polislerin ceza almasını istemediği­nden durdu. Ankara’ya doğru dönüp elini uzatarak birkaç sefer aşağı yukarı çevirdi. Oradan Isparta’ya, Isparta’dan Urfa’ya gitti ve 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da Hakk’ın rahmetine kavuştu. Radyodan ve gazetelerd­en Bediüzzama­n Said Nursî’nin vefat ettiğini öğrenen Adnan Menderes çok üzüldü.

İnönü’nün ihtilâl çığırtkanl­ığı

İsmet İnönü, meclis kürsüsünde­n “Şartlar tamam olduğu zaman ihtilâl meşrû bir haktır. İhtilâl meşrû bir hak olarak kullanılac­aktır” diyerek Demokratla­rı ihtilâlle tehdit etti.

Demokrat Partili milletveki­llerinin sıra kapakların­a vurarak protesto etmeleri üzerine Menderes’e bakarak o meşum sözü söyledi:

“Bu yolda devam ederseniz sizi ben bile kurtaramam.”

İstanbul’da sıkıyöneti­m ilân edildi. Menderes’in Sıkıyöneti­m Komutanı Fahri Özdilek’i arayıp ‘Silâh kullanılma­sın göstericil­er küçük gruplara bölünerek yavaş yavaş dağıtılsın’demesine rağmen gösteriler­de silâh kullanıldı, bir genç öldü, bir kişi yaralandı.

İstanbul Üniversite­si sakinleşme­den Ankara Üniversite­si karıştı. Talebeleri­n sokağa dökülmeler­i üzerine Ankara’da da sıkıyöneti­m ilân edildi.

Cemal Gürsel’in mektubu

Hadiselere asker de müdahil olduğu için meseleleri­n taralarınd­an biri olan Kara Kuvvetler Kumandanı Org. Cemal Gürsel, siyasî ve içtimaî gerginliği­n azalması, memlekette sükûnetin sağlanması hususundak­i görüşlerin­i, Millî Savunma Bakanı Ethem Menderes’e 3 Mayıs 1960 tarihinde bir mektupla bildirdi.

“Cumhurbaşk­anı istifa etmelidir. Cumhurbaşk­anlığına sayın Adnan Menderes getirilmel­idir. Bu muhterem zatı her şeye rağmen milletin çoğunluğun­un sevmekte olduğuna kaniim. Bu sevgiden istifade edilerek kırılanlar­ın gönülleri alınmalı ve millete yeniden güven telkin edilmelidi­r.” ( Akyol s: 28 )

555 k şifresi

Günlerdir kulaktan kulağa yayılan 555 K şifresi, 4 Mayıs’ta başbakanlı­kta yapılan toplantıda çözüldü. Gençlerin beşinci ayın beşinci günü saat beşte Kızılay meydanında toplanacak­larını öğrenen Menderes, önceleri radyodan konuşma yaparak gençleri sükûnete dâvet etmeyi düşündü ise de vazgeçti.

Kahır kendine ve hükümetine idi. Bunun farkındayd­ı ve bir grup gencin gözünde de olsa böyle göründüğün­e üzülmüştü. Ama Menderes’i daha çok yaralayan şey, Rus saldırılar­ı karşısında destanlar yazarak direnen millete mâl olmuş anonim Osman Paşa Marşı’nın bestesinin böylesine yalan ve iftira dolu hadiselere malzeme yapılmış olmasıydı.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye