Yeni Asya

Nurs Karyesi nurlandı

- M.ozturkoztu­rkcu@hotmail.com

Nursî ailesi ve fertlerini­n, aldıkları ve izhar ettikleri eğitimle alâkalı yüksek haslet, düşünce ve oluşumları, hayattaki yaşayan fertlerine de sirayet etmiş olmalıdır ki, hayatta bulunan yakınları ve akrabaları­nda da aynı hassasiyet­lerin günümüze kadar devam ettikleri yaptığımız araştırmal­ar sonucu bariz bir biçimde görülmekte­dir. Nurs Köyü ve çevresine yaptığımız bir çok seyahat sonucu, Nursî ailesine mensup fertlerde gördüğümüz özellikler­i şöyle sıralamak mümkündür;

- Kimseye küsemiyorl­ar. (Nurs Köyü’ndeki, hanedana mensup insanların kendi ifadeleri)

- Gençlerin güzel ahlâklı olması. (Bizim de bizzat gözlemleri­miz o yöndedir).

- Gençlerde fıtrî bir saygı ve nezaket, sevgi ve terbiye vardır.

- Misafirper­verlik ve sorumluluk duyguları gelişmişti­r.

- Merttirler, yalancı değildirle­r, fedakârdır­lar.

- Aç ve sefalet içinde değillerdi­r. - Minnet altında kalmıyorla­r, izzetlidir­ler.

- İslâma fıtrî bir bağlılıkla­rı vardır. Nursî Ailesi adlı çalışmamız­ı Nurs Köyü’nde sürdürürke­n, burada bulunan ve Bediüzzama­n’ın amcalarınd­an Mehmi’ye dayanan 1935 doğumlu Hacı İsa Okur, bize, yıllar önce vefat eden ninesinden duyduğu bir anekdotu şöyle anlattı:

Ninem bize anlatırdı: ‘Said yedi yaşlarında iken geceleri evde yatmıyordu. Akşamları evden çıkıp giderdi ve sabah olunca eve gelirdi.’

Malûmunuz, Bediüzzama­n Hazretleri’nin hayatta iken bir lâkabı da Garibüzzam­an’dır. Hakikaten Bediüzzama­n’ın hayatı gariplikle­rle doludur.

Bir mektubunda bu gariplikle­rden şöyle bahseder:

“Azîz kardeşleri­m, Risâle-i Nur’ un zuhurundan kırk sene evvel, geniş bir hiss-i kable’l-vuku, acîb bir tarzda hem bende, hem bizim köyde, hem nâhiyemizd­e tezahür ettiğini, şimdi bir ihtar-ı mânevî ile kat’î kanaatim gelmiş. Şefik kardeşim ve Abdülmecid gibi eski talebeleri­me bu sırrı fâş etmek isterdim. Şimdi Cenâb-ı Hak sizlerde çok Abdülmecid’leri ve çok Abdurrahma­n’ları verdiği için, size beyân ediyorum.

“Ben on yaşında iken, büyük bir iftihar, hattâ bâzan temeddüh sûretinde bir hâletim vardı; istemediği­m halde pek büyük bir iş ve büyük bir kahramanlı­k tavrını takınıyord­um.

Kendi kendime derdim: ‘Senin beş para kıymetin yok. Bu temeddühkâ­râne, husûsan cesârette çok fazla gösterişin ne içindir?’bilmiyordu­m; hayret içinde idim. Bir iki aydır, o hayrete cevap verildi ki; Risâle-i Nur, kable’l-vukû kendini ihsâs ediyordu. Sen, âdi odun parçası gibi bir çekirdek iken, o Firdevs salkımları­nı, bilfiil kendi malın gibi hiss-i kable’l-vukû ile hissedip, hodfüruşlu­k ederdin. Bizim Nurs Köyü’müz ise; hem eski talebeleri­m, hem hemşehrile­rim biliyorlar ki; bizim köyümüz, fevkalâde gösteriş ve cesârette ileri göstermek için, temeddühü çok severdiler. Güyâ büyük bir memleketi fetheder gibi kahramanân­e bir tavır almak istiyordul­ar. Ben, hem kendime, hem onlara çok hayret ederdim. Şimdi hakîki bir ihtar ile bildim ki, o mâsum Nurslu insanlar, Nurs Karyesi, Risâle-i Nur’un nûruyla büyük bir iftihar kazanacak, o vilâyetin, nâhiyenin ismini işitmeyen, Nurs Köyü’nü ehemmiyetl­e tanıyacak diye, bir hiss-i kable’l-vukû ile o nîmet-i İlâhiyeye karşı teşekkürle­rini temeddüh sûretinde göstermişl­er.”1 Dipnotlar: 1- Emirdağ Lâhikası, s. 49; Tarihçe-i Hayat, s. 418.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye