Sefih medeniyet dünya barışını bombalıyor! -2-
Felsefenin, gruplar/cemaatlerarası bağı, menfi/olumsuz milliyet (ırkî, soy, sop vs.) kabul eder. Bu kibirlenmeyi, böbürlenmeyi, çatışmayı, didişmeyi, ötekileştirmeyi, düşmanlığı, nefreti, öfkeyi körükler. Ve biribirini yutmakla beslenmeyi getirir. Bu, sosyal hayatı tar u mar eder.
Bediüzzaman, İslâm milliyet anlayışının cihanşümul boyutlarını ortaya koyarak bütün insanları, hatta bütün varlıkları “yaratılışta kardeşler” olarak tanımlar. İslâmiyet; kitleler, insanlar arası bağı, “milliyet” yerine “dinî, vatânî ve sınıfî” kabul eder.
Yani, aynı dinde olanlar kardeştir.
Aynı dinde olmayıp aynı “vatan”da yaşıyorlarsa “vatandaşlıkta kardeştir.”
Aynı devletin vatandaşları değillerse; “ilim, san’at, ticaret” gibi sınıf bağları vardır.
Bu ise, “boğuşmayı, ötekileştirmeyi, çatışmayı, horlamayı” değil, sevgiyi, hakperestliği, adaleti, yardımlaşmayı, dayanışmayı, kaynaşmayı, dostluğu, hoşgörüyü getirir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 122.) bağları kabul eder. Yani, aynı dinde olanların “din kardeşliği” onları birbirine muhabbet bağlar, yardımlaşma ve dayanışmaya yönlendirir.
Kur’ân medeniyetinin milliyet anlayışı, ötekileştirmez, ayırıcı değil, birleştiricidir ve masum, mazlûm bütün insanlığı kucaklar.
Müslümanlar hem kendi aralarındaki münâsebet, hem de gayrimüslimler veya diğer insanlarla olan ilişkileri, “vatandaşlık ve sınıf kardeşliği” çerçevesinde cereyan eder.
İslâmın kelime anlama, barıştır, emniyettir, selâmette ve her türlü olumsuzluktan emin olmaktır. Dolayısıyla dahili ve milletler arası ilişkilerde aslolan barıştır.
- Çekici ve sihirleyici hizmeti, “hevâ ve hevesi harekete geçirmek, kötü arzuları tatmin etmek ve kolaylaştırmak”tır. Zevkolikliği körükleyen bu anlayış, alkol, uyuşturucu, ku- mar, fuhuş, zina ve sair gayr-i ahlâkî bütün kötü alışkanlıkların kaynağı olduğu sanayi ve teknolojisi yüksek seviyede olan toplumlarda apaçık görülmektedir.
İşte bugünün medeniyeti (Batı medeniyetinin güdümündedir) “Kurtlaşmış bir ağaç” çökerek yerini İslâm medeniyeti alacaktır.” (Bediüzzaman Said Nursî, Hutbe-i Şâmiye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 43.)
İslâmın kelime anlama, barıştır, emniyettir, selâmette ve her türlü olumsuzluktan emin olmaktır. Dolayısıyla dahili ve milletler arası ilişkilerde aslolan barıştır.