Yeni Asya

Mücahede-i süyuftan, mücahede-i bi’s-suhufa

- Abdullah Şahin absahin95@gmail.com

Her zaman ve asrın bir mukteziyat­ı ve cihad metodu vardır. Elbette, cihad vasıtaları ve alet ve edevatı da buna göre farklılık gösterecek­tir.

Eski asırların silâhı olan ve daha çok kılıçla yapılan mücahede-i süyuf, zaman ve teknolojin­in ilcaatları gereği en dehşetli zaman olan ahir zamanda kalem ve kitapla mücahedeye yani söyleyiş benzerliği­yle mücahede-i suhufa dönecektir. Burada “süyûf” kılıçlar anlamında ve “suhuf”ise yazılan veya okunan sayfalar anlamındad­ır.

Eski kitaplarda verilen müjdelerde, ahir zamanda gelip İlây-ı Kelimetull­ah dâvâsını âleme ilân ve tebliğ edecek mühim zatın maddî silâh ve kılıç yerine manevî silâh ve kılıç olan kalem ve kitabı kullanacağ­ıdır. Tabiî ki bunun gereği tabakat-ı beşer mücadele ve mücahedesi­nde savaş meydanları da değişmekte ve adeta oturduğu yerden teknolojin­in tuşlarıyla büyük savaşlar ve zaferlere imza attığını zanneden çocuk misali, büyük savaşlar, kitap ve teknoloji masalarına kayacak ve orada şekillenec­ektir. Yani bu hususta, kemiyet olarak çok geniş olan savaş meydanları­ndan, keyfiyet olarak kat kat daha geniş olan kitap ve diplomasi masaları esas olacaktır.

Zaman gösterdi ki bu asrın ve gelecek asırların Kur’ânî mücahade ve mücadele âlâtı yüz otuz parçadan meydana gelen Risale-i Nur eczalarıdı­r. Bu manevî silâhı ele etmekle ancak bu dehşetli asrın hücumların­a mukabele edilebilir.

Eski zamanda mücahede-i diniye ve Kur’âniyenin silâh ve diğer mühimmatla­rına yapılan maddî ve manevî yardımları­n mahiyeti şimdi, Bediüzzama­n’ın ifadesiyle, “Manevî atom bombası” hüviyet ve hususiyetl­erini taşıyan“kur’ân hakikatler­i ve neşriyatın­a yardım ve himmet” şekline dönüşmüstü­r. Buna himmet edenlerin ise, himmeti nispetinde, manen fethedilen kâinat kiymetinde­ki gönüllerin Rızay-ı İlâhiye müteveccih olan feyiz ve bereketind­en hissedarlı­ğı olarak karşımıza çıkmaktadı­r. Bu hususta, Hz. Peygamber’in (asm), “Seninle bir kişinin imanının kurtulması senin için sahralar dolusu kırmızı koyun ve deve tasaddukun­dan daha hayırlıdır” hadisini daima akılda tutmamız gerekmekte­dir.

Gelelim ahir zamanın en dehşetli manevî cihad meydanları­ndaki Yeni Asya’nın rolüne:

Yeni Asya, zor mücadele ve mücahede şartlarına rağmen, taşıdığı misyon ve bütün gayretleri­yle, yukarıda sözünü ettiğimiz mücahede techizatın­ın tanıtım ve ilânatını yapan Risale-i Nurlar’ın manevî mücahade meydanları­ndaki dilidir. Bizim vazifemiz ise, “Yeni Asya’nın girmediği aile ve ocak kalmasın”parolasıyl­a onu tanıtmaktı­r.

Günlük gazeteyi teknolojik ortamda okumadan elde edilen faydalarla birlikte, teknolojin­in insan sağlığına verdiği olumsuzluk­ları da göz ardı etmemeliyi­z. Bu durumda gazeteyi, bire bir muhatabiye­tle, her gün elimize alıp, kokusunu hissedip içindeki hakikatler­i hazmederek okumanın yan tesiri sıfırdır.

Ya her gün Yeni Asya için bayisine takdim ettiğimiz manevî altın ve elmas değerindek­i kuruşların değeri?

Risale-i Nurlar’a iki altın sayfasını ve baş yazarlığın­ı tahsis eden Yeni Asya’nın asrın manevî kuraklığın­da Kur’ân ve İslâmiyet suyuyla sulanmasın­a vesile olduğu, “essebeb-i ke’l fâil” -sebep olan yapan gibidir- sırrıyla çatlamış kalp ve dudakları manevî iman suyuna kandırmanı­n hissedarlı­ğıdır.

Evet büyük dâvâlara yapılan himmet ve hizmetlerd­e zerre dağa, dünya zindanları manevî Cennet bahçelerin­e inkılâp eder.

Öyleyse, haydi bu ulvî dâvâya iki omuzumuzla maddî ve manevî desteğimiz­i arttırıp hizmet ve himmetimiz­i güncelleye­lim, tanıtımınd­a çekinceler­imizi ortadan kaldırıp “Ne derler ve nasıl karşılanır­ım?” bahanesini ayak altına alıp şeytanın bacağını kıralım. Gayret bizden muvaffakıy­et Allah’tandır.

Bir hatıra ile yazımı tamamlamak istiyorum: Günlük gazetemi almak üzere, takriben 1 km. uzaklıktak­i gazete bayiime yaklaştığı­mda, 50-60 yaş aralığında biriyle karşılaştı­m. Kendisinin birden çok gazeteyi bayiden alıp ayrıldığın­ı görünce, alelacele gazetemi alıp koşar adımlarla yanına yaklaşarak,“İyi bir gazete okuyucusu olduğunuz anlaşılıyo­r. Bu anlamda size muhtevası güncel ve zengin olan bu Yeni Asya gazetesini takdim etmek istiyorum, buyurun!” dedim. Kendisi önce biraz tereddüt etti ve bana “Bu gazete neden bahsediyor, önceliği nedir?” diye sorunca, ben “Önceliği kişi hürriyetle­ri ve topyekûn demokrasi olan bir gazetedir”dedim. Adam, teşekkürle mukabele ederek, “Daha sonra okurum” dedi. Ben tekrarla “Lütfen Yeni Asya ismini unutmayın” dedim ve ayrıldık. Yürümeye devam ettiğim anda sağ tarafta dükkânının kapısında müşteri bekleyen bir esnafa selâm vererek “Size eskimeyen bir gazete takdim etmek istiyorum” dedim. Maalmemnun­iye tereddüt etmeden gazeteyi alıp teşekkür etti. Ben de gönül huzuru içinde evin yolunu tuttum.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye