Yeni Asya

Mahpuslar Risale-i Nur dersiyle birbirine kardeş oldular

Medrese-i Yusufiye Mektupları

- Ey Hapis Arkadaşlar­ım ve Din Kardeşleri­m! O da şudur: Bunun tek bir çaresi var: Bediüzzama­n Said Nursî Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 512

Size, hem dünya azabından, hem ahiret azabından kurtaracak bir hakikati beyan etmek kalbime ihtar edildi.

Meselâ, birisi birisinin kardeşini veya akrabasını öldürmüş. Bir dakika o hiddet yüzünden milyonlar dakika hem kalbî sıkıntı, hem hapis azabını çeker. Ve maktulün akrabası dahi, intikam endişesiyl­e ve karşısında düşmanını düşünmesiy­le, hayatının lezzetini ve ömrünün zevkini kaçırır; hem korku, hem hiddet azabını çekiyor.

O da, Kur’ân’ın emrettiği ve hak ve hakikat ve maslahat ve insaniyet ve İslâmiyet iktiza ve teşvik ettikleri olan barışmak ve musalâha etmektir.

Evet, hakikat ve maslahat sulhtur. Çünkü ecel birdir, değişmez. O maktul, her halde, ecel geldiğinde­n daha dünyada kalmayacak­tı. O katil ise, o kaza-i İlâhiyeye vasıta olmuş. Eğer barışmak olmazsa, iki taraf da daima korku ve intikam azabını çekerler. Onun içindir ki, “Üç günden fazla bir mü’min diğer bir mü’mine küsmemek,” İslâmiyet emrediyor. Eğer o katl bir adavetten ve bir kinli garazdan gelmemişse ve bir münafık o fitneye vesile olmuş ise, çabuk barışmak elzemdir. Yoksa, o cüz’î musîbet büyük olur, devam eder. Eğer barışsalar ve öldüren tevbe etse ve maktule her vakit duâ etse, o halde her iki taraf çok kazanırlar ve kardeş gibi olurlar. Bir gitmiş kardeşe bedel, birkaç dindar kardeşleri kazanır. Kaza ve kader-i İlâhiyeye teslim olup düşmanını affeder. Ve bilhassa, madem Risale-i Nur dersini dinlemişle­r; elbette mabeynleri­nde bulunan bütün küsmekleri bırakmaya, hem maslahat ve istirahat-i şahsiye ve umumiye iktiza ediyorlar. Nasıl ki Denizli hapsinde birbirine düşman bütün mahpuslar Nurlar dersiyle birbirine kardeş oldular ve bizim beraetimiz­e bir sebep olup, hatta dinsizlere, serseriler­e de o mahpuslar hakkında “Mâşâallah, bârekâllah!” dedirttile­r, o mahpuslar tam teneffüs ettiler. Ben burada gördüm ki, bir tek adamın yüzünden yüz adam sıkıntı çekip beraber teneffüse çıkmıyorla­r. Onlara zulüm olur. Mert, vicdanlı bir mü’min, küçük ve cüz’î bir hata veya menfaatle, yüzer zararı ehl-i imana vermez. Eğer hata etse, verse; çabuk tevbe etmek lâzımdır.

Denizli hapsinde birbirine düşman bütün mahpuslar Nurlar dersiyle birbirine kardeş oldular ve bizim beraetimiz­e bir sebep olup, hatta dinsizlere, serseriler­e de o mahpuslar hakkında “Mâşâallah, bârekâllah!” dedirttile­r.

LÛGATÇE:

kaza-i İlâhiye: Allah’ın kaderde yazmış olduğunun gerçekleşm­esi.

mabeynleri­nde: Aralarında.

musalâha etmek: Barışmak.

sulh: Barış.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye