Mİ'RAC SABAHINDA YAŞANAN MU'CİZE
Medrese-i Yusufiye Mektupları
Mu’cize-i Mi’racın mukaddimesi olan Beytü’lmakdis seyahati ve sabahleyin Kureyş kavmi ondan Beytü’lmakdisin tarifatını istemesi üzerine hâsıl olan bir mu’cize...
Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerif ’te yüzden geçer, Şaban-ı Muazzam’da üç yüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarek’te bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadir’de otuz bine çıkar. Bu pek çok uhrevî faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhur-u selâseyi böyle bire on kâr veren medrese-i Yusufiyede geçirmek, elbette büyük bir kârdır; ne kadar zahmet çekilse, ayn-ı rahmettir. İbadet cihetinde böyle olduğu gibi; Nur hizmeti dahi nisbeten, kemiyet değilse de keyfiyet itibarıyla, bire beştir. Çünkü bu misafirhanede mütemadiyen giren ve çıkanlar, Nurun derslerinin intişarına bir vasıtadır. Bazen bir adamın ihlâsı, yirmi adam kadar fayda verir. Hem Nurun, sırr-ı ihlâsı siyasetkârâne kahramanlık damarını taşıyan, Nurun tesellilerine pek çok muhtaç bulunan mahpus bîçareler içinde intişarı için bir parça zahmet ve sıkıntı olsa da, ehemmiyeti yok. Derd-i maişet ciheti ise, zaten bu üç ay, ahiret pazarı olmasından, her biriniz çok şakirdlerin bedeline, hatta bazınız bin adamın yerinde buraya girdiğinden, elbette sizin hâricî işlerinize yardımları olur diye tamamıyla ferahlandım ve bayrama kadar burada bulunmak büyük bir nimettir bildim. Said Nursî Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 519 ***
[...] Sâniyen: Me’yus olmayınız, hem merak ve telâş etmeyiniz; inayet-i Rabbaniye inşaallah imdadımıza yetişir. Bu üç aydan beri aleyhimizde ihzar edilen bomba patladı. Benim sobam ve Feyzi’lerin su bardağı ve Hüsrev’in iki su bardaklarının verdikleri haber doğru çıktı. Fakat dehşetli değil, hafif oldu. İnşaallah, o ateş tamamen sönecek. Bütün hücumları, şahsımı çürütmek ve Nurun fütuhatına bulantı vermektir. Emirdağı’ndaki malûm münafıktan daha muzır ve gizli zındıkların elinde alet bir adam ve bid’atkâr bir yarım hoca ile beraber, bütün kuvvetleriyle bize vurmaya çalıştıkları darbe, yirmiden bire inmiş; inşaallah, o bir dahi, bizi mecruh ve yaralı etmeyecek ve düşündükleri ve kasdettikleri bizi birbirinden ve Nurlardan kaçırmak plânları dahi akim kalacak. Bu mübarek ayların hürmetine ve pek çok sevap kazandırmalarına itimaden sabır ve tahammül içinde şükür ve tevekkül etmek ve “Kadere iman eden, kederden kurtulur.” (Hadis-i şerif: Ramûzü’lehadis, 1:193.) düsturuna teslim olmak elzemdir, vazifemizdir. Said Nursî Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 520
LÛGATÇE:
medrese-i Yusufiye: Hz. Yusuf’un (as) zindanda kalmasından kinaye olarak ehl-i imanın hapishaneye verdiği isim. şuhur-u selâse: Üç Aylar; Recep, Şaban, Ramazan.