İNSANLIK NE KADAR CANAVARLAŞIR?
“Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır” sözünü bütün insanlığa yerleştiren ve ona “insanlık”tan ötede bir mevki-i mualla veren, insanlığın başına menfi bir taç yapan yine insanlıktan nasibi olmayan; insan bozması “insandır…”
Hz. Adem’in evlâtlarıyla beşerin dünyadaki imtihanının başlangıcı olarak başlayan bu menfaat siyaseti âlelekser Çin-yecüc Mecüc taifeleriyle Asya’da zuhur ederken; Yunan ve Roma menfaat siyasetleriyle bütün dünyayı allak-bullak edecek şekilde sarmıştır…
Bu menfaat “şebekelerinin” tesis ettiği devletlerin ve idarelerin devamı da illa ki “menfaat üzerine dönen siyasetle” vukuû bulmuş ve olagelmiştir.
Bazen küfrün, dalâletin, sapıklığın koluna girdiği “şahsî menfaatler”le ülkeler tarumar olmuş, insanlar perişan olmuş; memleketlerin altı ve üstü Cehenneme dönmüştür. Düşünün yaklaşık on bin km’lik Çin Seddi’ni tarihte insanlar kendilerini korumak için yaptırırken; aynı milletlerden oluşan Yecüc ve Mecüc taifelerinin saldırılarıyla Bağdat ve Semerkand kütüphanelerinin Dicle’ye atılması ve yakılmasıyla aylarca nehir siyah ve kırmızı renkli olarak akmıştır.
Avrupa’nın yerle bir olduğu Batı Hun saldırılarında Papa’nın önün de diz çöktüğü, yalvardığı ve Avrupalıların “Tanrı’nın Kırbacı” ünvanı verdikleri Atilla tarihte derin “menfaat siyaseti” izleri bırakmıştır…
Yunan ve Roma ise hem maddi, hem manevi; psikolojik ve fiilen gerçek anlamıyla güttükleri“siyaset menfaati”yle yalnız Avrupa’yı değil, bütün dünyayı ve bütün insanlığı perişan etmiştir; ecir ve esir olarak süründürmüşler ve süründürmeye de devam ediyorlar.
Allah’a inanmış ve İlâhî emirleri yerine getirebilmiş kavimler ve Müslümanlar ise Adl isminin tecellisini, dinî hukuku ve ahiret menfaatini esas alan siyaseti benimseyip tatbik edebildikleri zamanlarda muvaffak, muzaffer ve müferrah “Dinin emirlerinin menfaati…” inanmış ve Allaha kul olabilmeyi gaye edinmiş fertler, milletler ve devletler için esas olursa ve olduğu zamanlarda insanlık huzur, saadet, sevinç ve mesruriyetle hayatiyetini devam ettirmiş ve “gerçek manada insan” olarak tarih sahnesinde yerini alabilmişlerdir. Ve gerçek medeniyeti insanlığa yaşatabilmişlerdir. İşte Asr-ı Saadet, işte Endülüs, İşte Selçuklu ve Osmanlı…
Ve yine Bediüzzaman’ın sözüyle bağlıyoruz: “Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.”