MİLYONLAR NÜFUS-U İSLÂMİYENİN HUKUKUNA TECAVÜZ
Bu zamanda, hususan kırk-elli sene sonra seyyie, fenalık, işleyenin üstünde kalmaz; belki milyonlar nüfus-u İslâmiyenin hukuklarına tecavüz olur.
Meşveret-i şer’iyeden aldığım ders budur: Şu zamanda bir adamın bir günahı bir kalmıyor; bazen büyür, sirayet eder, yüz olur. Bir tek hasene bazen bir kalmıyor, belki bazen binler dereceye terakkî ediyor. Bunun sırr-ı hikmeti şudur:
Hürriyet-i şer’iye ile meşveret-i meşrûa, hakikî milliyetimizin hâkimiyetini gösterdi. Hakikî milliyetimizin esası, ruhu ise İslâmiyet’tir. Ve Hilâfet-i Osmaniye ve Türk ordusunun o milliyete bayraktarlığı itibarıyla o İslâmiyet milliyetinin sadefi ve kal’ası hükmünde Arap ve Türk hakikî iki kardeş o kal’a-i kudsiyenin nöbettarlarıdırlar.
İşte bu kudsî milliyetin rabıtasıyla umum ehl-i İslâm bir tek aşiret hükmüne geçiyor. Aşiretin efradı gibi İslâm taifeleri de birbirine uhuvvet-i İslâmiye ile mürtebit ve alâkadar olur. Birbirine manen, lüzum olsa maddeten yardım eder. Güya bütün İslâm taifeleri bir silsile-i nuraniye ile birbirine bağlıdır.
Nasıl ki bir aşiretin bir ferdi bir cinayet işlese o aşiretin bütün efradı o aşiretin düşmanı olan başka aşiretin nazarında müttehem olur. Güya her bir fert o cinayeti işlemiş gibi o düşman aşiret onlara düşman olur. O tek cinayet, binler cinayet hükmüne geçer. Eğer o aşiretin bir ferdi, o aşiretin mahiyetine temas eden medar-ı iftihar bir iyilik yapsa o aşiretin bütün efradı onunla iftihar eder. Güya her bir adam, aşirette o iyiliği yapmış gibi iftihar eder.
İşte bu mezkûr hakikat içindir ki bu zamanda, hususan kırk-elli sene sonra seyyie, fenalık, işleyenin üstünde kalmaz; belki milyonlar nüfus-u İslâmiyenin hukuklarına tecavüz olur. Kırk-elli sene sonra çok misalleri görülecek.
Ey bu sözlerimi dinleyen bu Cami-i Emevî’deki kardaşlar ve kırk-elli sene sonra âlem-i İslâm camiindeki ihvan-ı Müslimîn! “Biz zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeye iktidarımız yok onun için mazuruz” diye böyle özür beyan etmeyiniz. Bu özrünüz kabul değil. Tembelliğiniz ve “Neme lâzım” deyip çalışmamanız ve ittihad-ı İslâm ile milliyet-i hakikiye-i İslâmiye ile gayrete gelmediğiniz, sizler için gayet büyük bir zarar ve bir haksızlıktır. Eski Said Dönemi Eserleri Hutbe-i Şamiye, s. 254
Bu zamanda, hususan kırk-elli sene sonra seyyie, fenalık, işleyenin üstünde kalmaz; belki milyonlar nüfus-u İslâmiyenin hukuklarına tecavüz olur.
LÛGATÇE:
ihvan-ı Müslimîn: İslâm dini ile birbirine kardeş olmuş kimseler.
kal’a-i kudsiye: Kudsî kale.
meşveret-i meşrûa: Şeriata uygun meşveret, danışma, fikir alış verişi.
mürtebit: İrtibatlı.
nüfus-u İslâmiye: Müslüman nüfusu, Müslüman kişiler.
seyyie: Kötülük, günah.
terakkî: Yükselme, ilerleme.
uhuvvet-i İslâmiye: İslâm kardeşliği.