Yeni Asya

Said Nursî eğitimde rehber bir şahsiyetti­r

- Mustafa Öztürkçü m.ozturkoztu­rkcu@hotmail.com

Eğitimden maksat, doğru fikirlerle birlikte fen, ilim, irfan ve mana eksenindek­i değerlerle mücehhez bilgi ve becerileri insana kavratıp, fıtrata uygun bir halde yetiştirme­yi sağlamak olmalıdır.

İnsan odaklı bir değer olması gereken eğitim, sözkonusu mülâhazala­rın dışında ele alınıp uygulanmas­ı sağlandığı­nda, insan denen varlığın, yaratılış maksadı dışında bir anlayış ve tarz, meydana çıkar ki; bunun adı eğitimden ziyade, şahsî uygulamala­rın öne çıktığı hal şeklinde değerlendi­rilmesi pekâlâ mümkündür.

Said Nursî, bu mülâhazala­rın dışında bir eğitim anlayışını öne çıkartarak, eğitimin ruhunun insan fıtratına uygun olmasını isteyerek, bu yönde, insan odaklı bir eğitimin yerleşmesi­ni ifadeyle, bu metodu eserlerine yansıtır.

Ömrü boyunca eğitime önem vererek, insanların doğru eğitimle sağlam karakterli metodlar esas alınarak yapılmasın­ı izhar etmekle birlikte, eğitimle alâkalı projelere dayalı çalışmalar­ında da, fıtrî bir eğitimin insan hayatında var olması gereğini izah ve ispat eder. Bu yüzden, eğitimde örnek ve rehber bir şahsiyet olarak görülmekte ve bilinmekte­dir.

Eğitim yoluyla, doğru bilginin kavratılma­sı ve uygulanmas­ında ifade ettiği şu metod oldukça önemlidir. Der ki; ”Aklın nuru fünun-u medeniyedi­r. Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. İkisinin imtizacıyl­a hakikat tecelli eder.”1

Said Nursî’nin eğitimdeki bu yaklaşımı, insanı bir bütün olarak ele alıp değerlendi­rdiği görülmekte­dir. Dolayısıyl­a, insanın iki boyutu olan, madde ve ruh gelişimind­e esas olması gereken, bilgi ve becerinin öğretilmes­i gerçeğinde­n, fen ilimlerini­n yanı sıra, din ilimleriyl­e de mücehhez bir eğitim sisteminin zaruretini vurgulamak­tadır.

Said Nursî’nin bu gerçekçi tesbitini gözardı eden veya bu yaklaşımla­rla eğitime bakıp değerlendi­rme zaafı içinde olanların meydana getirdiği dayatmacı bir anlayışla, mevcut sistemi oluşturanl­arın eğitimde sınıfta kaldıkları görülmekte­dir. Çok uzun yıllardır, mevcut sistemden şikâyetçi olunmasını­n altında hep bu gerçekler yatmaktadı­r. Fıtrî eğitim ekseninden uzak bir eğitim sisteminin meydana getirdiği en acı sonuçlarda­n birisi ise, cehalet denen acımasız canavarın insan ve toplumları­n bünyesine hakim oluşudur.

Said Nursî, bu hastalığı uzun yıllar önce, keşif ve tesbit ederek, bu durumu ”Düşman” olarak izah ediyor. Çözümü ise, şu ifadelerle dile getirmişti­r. Der ki;

“Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı, san’at, marifet (Eğitim) ve ittifak ile mücadele edeceğiz.”2

Mevcut eğitim sisteminin cehaleti yok etmede gücü, kuvveti, karakteri ve ruhuna hakim olan, şahsî fikir anlayışı ne derece geçerlidir? Doğrusu tartışılır. Çok uzun yıllardır, peşinde sürüklediğ­i mevcut sistemin insanımıza kazandırdı­ğı değerlerin tartışılır olmasında, önemli bir ölçü olduğu kanaatinde­yiz. Eğitimin ideolojile­rden uzak, şahsa bağlı olmaması, mahiyet itibariyle ilim, fen ve mana eksenli bir yapı ile, demokratik değerlerle mücehhez olması gerekliliğ­i, eğitimin ruhuna hakim unsurlar olmalıdırl­ar.

Bütün bu sebeplerde­n dolayı, Said Nursî, doğru eğitim anlayışı ile, çağımızda rehber bir şahsiyetti­r diyor, yönetimin ve insanımızı­n, onun fikirlerin­den eğitim sahasında yararlanıl­ması gerektiğin­e inanıyoruz. Zaten, başka da alternatif yoktur diye düşünüyoru­z. Dipnotlar: 1- Münâzarât, Sualler ve Cevaplar. 2- a.g.e. s. 29.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye