Cennet köşkleri
D ünyada san’atlı eserlerin olması bir saltanatın varlığını gösteriyor. Sâni-i Âlemin acip san’atlarının numunelerini teşhir ve ilân eden bir saltanat, elbette yokluğa gidecek değil. Fani kısa bir zaman için nimetlerini donatıp, yeryüzünde sofra şeklinde bizlere sunuyorsa, baki bir âlemde daha âlâ nimetlerini tamamlayacak. Bu dünyada görünen her şeyin, ebedî menzildekilere teşvik numuneler olduğunu söyleyen Bediüzzaman, “Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Ancak, o lezzetler ve o nefîs şeyler ibret ve şükre sevk içindir. Çünkü, onlar Cenâb-ı Hakk’ın ehl-i iman için Cennetlerde ihzar ettiği hakikî nimetlere nümunelerdir.” diyor. İşte buradan da anlıyoruz ki, bu fani menzilden sonra baki bir âlemde hakikî nimet olarak, sermedi köşk ve saraylar olacak ve aynı saltanat hazinesini tam manasıyla orada gösterecek. Peki nasıl olacak bu saraylar, köşkler?
Hadis-i şerilerle beyan ediliyor ki, “Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır.”2 Buradaki yetmiş sayısı çokluk olarak rivayet ediliyor. Başka hadis-i şerifte şöyle ifade ediyor; “Gurfeler (Cennet köşkleri) kırmızı yakut, yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar.”3
Daha bunlar gibi birçok âyet ve hadis Cennet nimetlerini tasvir ediyor. Dünya gözüyle anlamak mümkün olmasa gerek. Baki âlemde sevdiklerimizle bu güzelliklere kavuşmak duâsıyla...