MESAİMİ YALNIZ İMAN ÜZERİNE TEKSİF ETTİM
Medrese-i Yusufiye Mektupları
Yalnız, Kur’ân’ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim! Talebelerin itiraznamelerini müdüre vermedim.
Dedim: “Diyanet Riyasetine ve bize risalelerimizde beraet veren Ankara’nın Ağır Ceza dairesine itiraznamenin âhiriyle beraber göndermek istiyoruz. Hem Hata-savab Cetveli de o iki makama, fakat mahrem yalnız berâ-yı malûmat olarak göndermek münasipse.” Dedi: “Münasiptir.” Şimdi siz avukata deyiniz, birkaç nüsha talebelerin itiraznamelerinin ve Cetvelin iki nüsha çıkarsın.
Hem Diyanet Riyasetine yazınız ki ulûm-u diniye ehlini himaye etmek vazife-i zaruriyenizi Said ve arkadaşlar hakkında bu defa Afyon’a gönderdiğiniz raporla mükemmel yazdığınızdan hem mazlûm Said hem masum arkadaşları dairenize çok müteşekkir ve fevkalâde minnettar oldular. Zaten meselemiz dinî ve ilmî olmasından her daireden ve adliye ve zabıtadan evvel Diyanet Dairesi alâkadardır. Onun için hem Denizli’de hem Afyon’da en evvel o dairelere müracaat edip şekvamızı oradaki âlimlere yazdık. Bu mealde bir başlık yazınız. ***
Aziz, Sıddık Kardeşim Re’fet Bey! Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın hürmetine ve alâka-i Kur’âniyenizin hakkına ve Nurlar ile yirmi sene zarfında imana hizmetinizin şerefine, çabuk bu dehşetli, zâhiren küçücük, fakat vaziyetimizin nezaketine binaen pek elîm ve feci ve bizi mahva çalışan gizli münafıklara büyük bir yardım olan birbirinden küsmekten ve baruta ateş atmak hükmündeki gücenmekten vazgeçiniz ve geçiriniz. Yoksa bir dirhem şahsî hak yüzünden bizlere ve hizmet-i Kur’âniyeye ve imaniyeye yüz batman zarar gelmesi şimdilik ihtimali pek kavîdir. Sizi kasemle temin ederim ki biriniz bana en büyük bir hakaret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa fakat hizmet-i Kur’âniye ve imaniye ve Nuriyeden vazgeçmezse ben onu helâl ederim, barışırım, gücenmemeye çalışırım. Madem cüz’î bir yabanîlikten düşmanlarımız istifadeye çalıştıklarını biliyorsunuz, çabuk barışınız. Manasız, çok zararlı nazlanmaktan vazgeçiniz. Yoksa bir kısmımız, Şemsi, Şefik, Tevfik gibi; muarızlara sureten iltihak edip hizmet-i imaniyemize büyük bir zarar ve noksaniyet olacak. Madem inayet-i İlâhiye şimdiye kadar bir zayiata bedel çokları o sistemde vermiş, inşaallah yine imdadımıza yetişir.
Sizi kasemle temin ederim ki biriniz bana en büyük bir hakaret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa, fakat hizmet-i Kur’âniye ve imaniye ve Nuriyeden vazgeçmezse ben onu helâl ederim.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 538
LÛGATÇE:
inayet-i İlâhiye: Allah’ın yardımı, ihsanı. ulûm-u diniye: Dinî ilimler. vazife-i zaruriye: Zorunlu vazife.