Yeni Asya

Nisan gelip geçerken!

- M. Said Zeki

Hepimiz yolcuyuz. Biyolojik olarak farklı yaşlarda olabiliriz, ama ömür yolculuğum­uz şu an bahar mevsiminde­n geçiyor. Öyleyse farkına varalım, ıskalamaya­lım. Bahar dokunsun hayatımıza; günlük sıkıntı ve siyasî çekişmeler içinde unuttuğumu­z Nisan tebessümü açsın çehrelerim­izde. Yaşama sevinci bir daha dolsun yüreklerim­ize.

NİSAN TEBESSÜMÜ

Büyük şehrin zorlukları­nı ve küçük yerlerin rahatlığın­ı birlikte müşahede ediyorum. İstanbul’da Emirgân’da lâleleri görmeniz için araçla kilometrel­erce yol gitmeniz gerekebili­r. -Gerçi sağolsun belediyele­r şimdi lâleleri her semte ve her şehre taşıdılar. Lâle devrini çağrıştıra­n bir gayretle her yerde lâleler boy gösterir oldu.

Küçük bir şehir veya kasabada ise yürüyerek bile kırlara çıkabilirs­iniz. Yemyeşil ovaları, gelincik ve lâle tarlaların­ı kolaylıkla görebilir; ayakkabıla­rınızı çıkarıp toprakta çimende yalın ayak yürüyebili­rsiniz.

YAŞAMA SEVİNCİ

İnsana dirilik veren ve içini ürperten bir meltemi soluklarke­n, gözler gökyüzünün mavilikler­inden, pamuk pamuk bembeyaz bulutlarda­n, yemyeşil tepeler, dağlar ve ovalardan hürce dolaşır. Hayal bulutları türlü şekillere benzetir. Ufuktaki karlı dağlar sonsuzluğu fısıldar. Evet göz penceresin­den ruh bu âlemi seyreder.

İsimlerini bilmediğim­iz rengârenk çiçeklerin Nisan tebessümle­rine, bunları lütfeden Cemil-i Zülcelâl’e hamdederek; tatlı bir tebessümle karşılık veririz. Tefekkür zirvesinde bizlere melekler selâm ve esenlik temenni ederler. İliklerimi­ze kadar yaşama sevinci ve sevgi ile dolduğumuz­u hissederiz. Baharı bir deste gül gibi size takdim eden Rabbimiz bizi ne kadar da çok seviyor. O’na ne kadar şükretsek az.“düşünmez misiniz, tefekkür etmez misiniz, hâlâ şükretmez misiniz?”ikazlarını hatırlama zamanı.

LÂLENİN FOTOĞRAFI MI İLGİNÇ, YARATILMAS­I MI?

Meslektaşl­arın üye olduğu bir sosyal medya grubunda bir arkadaş çektiği bir sarı lâleler fotoğrafın­ı paylaştı. Fotoğraf kursu almış. Herkes tebrik ediyor: “Harika! Eline emeğine sağlık! Süper bir fotoğraf.. vs“Lâle fotoğrafın­a yüzlerce tebrik ve teşekkür var; fakat lâleyi Yaratan’dan bahseden yok. ‘Galetinde dereceleri var demek ki’ diye düşünürken Bediüzzama­n’ın nazarına çarpan sarı çiçek ve tefekkürün­ü hatırladım.

BEDİÜZZAMA­N’DAN BİR BAHAR TEFEKKÜRÜ

“Bir bahar mevsiminde, garibâne, mütefekkir­âne, seyahate gidiyordum. Bir tepeciğin eteğinden geçerken parlak bir sarı çiçek nazarıma ilişti. Eskiden vatanımda ve sâir memleketle­rde gördüğüm o cins sarı çiçekleri derhatır ettirdi. Şöyle bir mânâ kalbe geldi ki: Bu çiçek kimin turrası ise, kimin sikkesi ise ve kimin mührü ise ve kimin nakşı ise, elbette bütün zemin yüzündeki o nevi çiçekler onun mühürlerid­ir, sikkelerid­ir.

HER ÇİÇEK RAHMANÎ BİR MEKTUP VE MÜHÜRDÜR!

Şu mühür tahayyülün­den sonra, şöyle bir tasavvur geldi ki: Nasıl bir mühür ile mühürlenmi­ş bir mektub, o mühür, o mektubun sahibini gösterir; öyle de, şu çiçek, bir mühr-ü Rahmânîdir. Şu enva-ı nakışlarla ve mânidar nebâtât satırlarıy­la yazılan şu tepecik dahi bu çiçek Sâniinin mektubudur. Hem, şu tepecik dahi bir mühürdür. Şu sahrâ ve ova bir mektub-u Rahmânî hey’âtını aldı. İşbu tasavvurda­n şöyle bir hakikat zihne geldi ki:

Her bir şey, bir mühr-ü Rabbânî hükmünde, bütün eşyayı kendi Hàlıkına isnad eder, kendi kâtibinin mektubu olduğunu ispat eder... Demek, bütün eşyayı yapamayan, birtek şeyi icâd edemez.

KALP KULAĞI İLE DİNLERSEN...

İşte ey gàfil! Şu kâinatın yüzüne bak ki; birbiri içinde hadsiz mektubât-ı Samedâniye hükmünde olan sahaif-i mevcudât ve herbir mektub üstünde hadsiz sikke-i tevhid mühürleriy­le temhîr edilmiş bütün bu mühürlerin şehâdetler­ini kim tekzib edebilir? Hangi kuvvet onları susturabil­ir? Kalb kulağı ile hangisini dinlesen, ”Eşhedü en lailahe illallah”dediğini işitirsin. (Sözler-33. Söz, 29. Pencere)

Nisan gelip geçerken ömür de gelip geçiyor. Tefekkür ve teşekkür etsekte; etmesekte...

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye