Bu kafaya göre “kardeş katli” bile geri gelebilir
Gûyâ sosyal ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin doksan beşinci yılında, sağda-solda yazılıp söylenen kimi sözleri hayret ve ibret nazarıyla okumaktayız.
Kimisi çıkmış, demokrasinin“olmazsa olmaz” bir şart-ı lâzımı olan seçimleri savaşa benzetiyor. Vah, vah... Böylelikle, Türkiye 24 Haziran’da seçime gitmiyor da, sanki harbe giriyormuş gibi millete lanse edilmeye çalışılıyor.
Yine, aynı kafanın bakış açısına göre, şöyle bir cephe ile karşı karşıya bulunmaktayız: Seçim harptir. Harp hiledir. Dolayısıyla, her türlü hile serbesttir, mübahtır.
İşte, bu kafa yapısına sahip olanların, seçim süresi müddetince yapmayacağı hile, hurda, oyun, tehdit, kumpas, gasp, hırsızlık yoktur.
Esasında, bu tür suçlardan zaten sabıkalı olan bir zihniyet ile karşı karşıya bulunuyoruz. Ne var ki, bu kez gemi azıya almış görünüyor.
* **
İşte bu kafa, Allah muhafaza, ülke idaresini bütünüyle tek-ele aldığı takdirde, tıpkı tarihin kanlı sayfalarında görüldüğü gibi, işi “kardeş katli”ne kadar getirip dayandırabilir.
Evet, seçimler bir “demokratik yarış” iken, tutup bunu “savaş” mantığı ile değerlendiren bir zihniyet, hiç şüphe yok ki, 19 kardeşini katleden Sultan III. Mehmet zamanından sonra (1600) Osmanlı’nın bile terk etmiş olduğu bir “vahşi irtica”ya dönmekte ve bunu bu zamanda tatbik etmekte tereddüt göstermez.
Nitekim, son 4-5 senedir, âlem-i İslâmda kardeşi kardeşe vurdurma ve Türkiye’de Müslüman vatan evlâtlarını dahi birbirine kırdırma siyasetini güden bu zihniyet, maazallah, bundan sonra daha da ileriye giderek, “toplu cezalandırma”da bulunduğu aynı siyaset topuzu ile işi “toplu katliâmlara” kadar götürebilir. Zira, kendine göre “harp halinde”dir. Dolayısıyla, diğer partilerin canı, malı, hatta nâmusunun bile pây-ı mâl edilmesi caizdir, mübahtır, muvafıktır...
Bu söylediklerimizi mübalâğa görenlere şunu söylemek isterim: 15 Temmuz Fâciasından sonra, aynı zihniyete mensup birçok kişi ortalıkta gezinip benzer şeyleri haykıra haykıra seslendirdikleri halde, hiçbir kurum ve kuruluş, hiçbir yetkili ve selâhiyetli kişi çıkıp da bunları ne hesaba çekme, ne sıgaya çekme teşebbüsünde bulunmadı.
* **
Risâle-i Nur’da vâzedilen ölçü ve izahlara göre, seçimi harp gibi görmek de, “kardeş katli” ruhsatını savunmak da mümkün değildir. Tam tersine, hemen her vesile ile Kur’ân’ın anayasası olan “adâlet-i mahzâ”ya göre hüküm şudur: Bir mâsumun hakkı, yüz câni için dahi fedâ edilmez. Devlet veya millet için fert fedâ edilmez. Bir kişinin hatasıyla, bir başkası cezalandırılmaz. Velev ki, o kişi diğerinin kardeşi olsun veya onun akrabasından, aşiretinden, partisinden biri olsun, hiç fark etmez.
Öte yandan, saltanat ve hakimiyet kaygısıyla kardeş katlini yapanların çoğu, beşikteki mâsum çocukları dahi öldürtmüşlerdir.
Ha, belki içleri yana-yakıla yapmışlardır ve acımasızlığı; ne var ki, o çocuğun kaderi bilinmediği gibi, ne kadar yaşayacağı ve hakimiyet dâvâ edeceği bir yaşa kadar gelip gelemeyeceği dahi (kader cihetiyle) bilinmiyor, bilinemiyor. O halde, neden katlediliyor? Nereden biliyorsun ki, o çocuk büyüyecek de, rakip olacak veya hakimiyet dâvâsını güdecek?
Netice itibariyle, şunu ifade edelim: “Harp hiledir”deyip, seçimlerde her türlü hileyi mübah görme eğilimindeki “Neo Osmanlı”cılar, Osmanlı’yı dahi hakkıyla tanımış değildir. Zira, Osmanlı’ya göre, “Harp, kâfire ve haricî düşmana karşı yapılır”iken ve dahi“kardeş katli”ni tâ 400 sene evvel terk etmiş iken, bugünün nevzuhûr Osmanlı taklitçileri, tarihin mezarlığına defnedilmiş eski âdetlerini dahi, sırf siyasî ihtiraslarını tatmin için çıkıp tatbik etmeye hazır ve âmâde görünüyorlar.
Buna inşaallah muvaffak olamazlar.
Muhalefetteki partilerin yaptığı-yapacağı hiçbir HAMLE, şu 4 maddelik yaman HİLE’NIN eline su dökemez: 1- Erken seçim yok! 2- Erken seçim ihânet! 3- Jet-baskın Seçim kararı iyi bir GOL oldu. 4- Seçim harptir. Harp hiledir. Her türlü HİLE mübahtır, sevaptır...