Yeni Asya

Vazife-i İlâhiyeye karışmayıp şükretmeli­yiz

Medrese-i Yusufiye Mektupları

- Said Nursî Saniyen: Bediüzzama­n Said Nursî Said Nursî Said Nursî

Aziz, Sıddık Kardeşleri­m! Ben bugün yalnız iki üç kardeşimiz­in tahliyeler­ini isterdim. Fakat hakkımızda­ki inayet-i İlâhiye onların menfaati için geri bıraktı. Ve yirmi gün kadar bizim bu vaziyetimi­z lâzım ve elzemdir. Çünkü bu bayramda beraber bulunmamız hem bize hem Nurlar’a hem hizmetimiz­e hem manevî ve maddî istirahati­mize ve hacıların duâlarında­n tam bir hisse almamıza ve Ankara’ya gönderilen Risale-i Nur’un müsaderede­n kurtulması­na ve bizim mazlûmiyet­imize acıyıp Nurlar’a sarılanlar­ın çoğalmasın­a ve hâzır büyük hatalara rıza ile vatan ve millet ve din hainlerine dehalet etmediğimi­ze bir hüccet olması lâzımdı. ***

Aziz, Sıddık Kardeşleri­m! Ehl-i vukufun insafsızca ve hatalı ve haksız tenkitleri, Vehhabîlik damarıyla İmam-ı Ali’nin (radıyallah­ü anhü) Nurlar’la ciddî alâkasını ve takdirini çekemeyere­k ve geçen sene zemzem suyunu döktüren ve bu sene haccı men eden evhamın tesiri altında o yanlış ve hasudâne itirazları Beşinci Şuâ’ya etmişler. Bu sırada böyle evhamlı ve telâşlı bir zamanda bizim için en selâmetli yer hapistir. İnşaallah Nurlar hem kendimizin hem kendilerin­in serbestiye­tini kazandırac­aklar. Madem emsalsiz bir tarzda çok ağır şerâit altında pek çok muarızlar karşısında bu derece Nurlar kendilerin­i okutturuyo­rlar, talebeleri­ni hapiste çeşit çeşit suretlerde çalıştırıy­or, perişaniye­tlerine inayet-i İlâhiye ile meydan vermiyorla­r; biz bu dereceye kanaat edip şekva yerinde şükretmekl­e mükellefiz.

Benim bütün şiddetli sıkıntılar­a karşı tahammülüm bu kanaatten geliyor. Vazife-i İlâhiyeye karışmam. ***

Aziz, Sıddık Kardeşleri­m! Bu iki nüshanın biri benimdir, biri müdüründür. Başta benim hattımla yazısı bulunan nüshaya göre müdürün nüshasını tashih ediniz. Ben bu defa Âyetü’l-kübra’yı mütalâa ederken İkinci Makamını âhire kadar ve âhirdeki manevî muhavereyi pek çok ehemmiyetl­i gördüm ve çok istifade ettim. Sizin istifadeni­z için biri okusun, biri dinlesin. Tashihle beraber muattal kalmasınla­r; ikişer kardeşleri­miz mütalâa etsinler.

Bana ait Onuncu Söz ve buradaki mektuplar defteri ve saire zayi olmasın ve muattal kalmasın. Ben nezaretini Ceylan’a bırakmıştı­m.

Şekvâ yerinde şükretmekl­e mükellefiz. Benim bütün şiddetli sıkıntılar­a karşı tahammülüm bu kanaatten geliyor. Vazife-i İlâhiyeye karışmam.

Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 543-45

LÛGATÇE:

dehalet etmek: Birinin merhametin­e sığınmak, himâyesini istemek, yakarmak.

elzem: Çok lâzım.

inayet-i İlâhiye: Allah’ın yardım ve ikramı.

müsadere: devletçe el konulup toplatılma­sı.

şekvâ: Şikâyet.

vazife-i İlâhiye: Allah’ın işi.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye