Risale-i Nur’u neden devamlı okumalıyız?

stadımız Birinci Şuâ’da otuz üç âyet-i kerimede cifir hesaplarıyla Risale-i Nur’a işaret ettiğini şu ifadelerle açıklıyor. “Kur’ân ın âyat-ı meşhuresinden “Sözler” adedince otuz üç âyetin hem manasıyla, hem cifirle Risale-i Nur’a işaret uzaktan uzağa icmalen göründü. Ayrı ayrı tarzlarda otuz üç âyet müttefikan Risale-i Nur’u remizleriyle gösterdiği, hayal meyal göründü.”1

Ayrıca, keramet-i Gavsiye Risalesi olan sekizinci lem’a, Keramet-i Aleviye Risalesi olan on sekiz ve yirmi sekizinci lem’a ve sekizinci Şuâ gibi risalelerde de, Risale-i Nurlar’ın mu’cizeliğinden açıkça bahseder.

Risale-i Nurlar’ı neden çok okumamız gereğinin hikmetine gelmeden önce, Risale-i Nur’un vazifesinin ehemmiyetini veciz bir şekilde ifade eden şu sözleri dikkatle bakalım:

“İşte, Risale-i Nur, Asr-ı Saadette İslâmın cihanı fetih anahtarları hükmünde olan Bedir, Uhud muharebelerinin ehemmiyeti nev’inden bir kıymeti ihtiva eden bir zamanın mahsulüdür ki, vesile olduğu hizmet-i imaniye ve ifasında bulunduğu manevî cihad-ı diniye, tarihte Asr-ı Saadetten maada hiçbir zamanda görülmemiş bir azamettedir.2

Hazret-i Adem’den başlayıp, bütün enbiya ve evliyaların dehşetinden istiaze ettiği bu içinde bulunduğumuz zamandaki, Kur’âna tahrip için hücumların arttığı “süfyanizmin” münafıkane saldırılarına mukabil, Cenâb-ı Allah, “RAHİM” isminin muktezası gereği, ”nebevi” bir hizmet tarzı ile o tahribatçı cereyanı durduran Risale-i Nur’u Âlem-i İslâmın nazarlarına sunmuştur.

Evlerimizde ve derslerimizde okuduğumuz her Risale-i Nur dersi okumaları, melekût âlemde cereyan eden “Mehdi-i Azam” ile “Deccal” arasındaki mücadelede Mehdi-i Azam’ın ordusuna destek olmaktır.

Risale-i Nur okumalarımızla, İslâmı parçalama gayretinde olan fitnekâr ve fasık cenahın tuzakları bozulmaktadır.

Risale-i Nur okumalarımızla, “Cibali Baba” ve “Kambur” olayının zihniyetini taşıyan safdil Müslümanların “Kemalizm”in ve “Siyasal İslâm”cıların ihyası için bilmeden yaptıkları duâlar, en etkili duâ kitabı olan Risale-i Nur(u) (devamlı) okumalarımızla tesirsiz hale gelmektedir.

Saçaklarımızda kızıl kıvılcımların göründüğü Komünizm cereyanı dört tarafımızı sardığı halde ülkemize zarar vermemesi ve İkinci Dünya Savaşına katılmamamız, duâ hükmüne geçen Risale-i Nur okumaları sayesinde olduğunu Üstadımız ifade ediyor.

Okumalarımızla; “İlimlerin şahı ve padişahı” olan “İman ilmini” taallüm ettiğimiz gibi, başta Hazret-i Ali (ra) ve Abdülkadiri Geylani (ra) ve bütün evliya ve aktapların ve meleklerin ve ruhanilerin takdirlerini, tahsinlerini ve alkışlarını aldığımızı da unutmayalım.

Aşağıdaki ifadeler okumanın ne kadar önemli olduğunu mücmel bir tarzda anlatıyor.

“Siracü-n Nur’u tashih ederken, bu Ramazanda ehemmiyetli virdlerime tam vakit bulamadığımdan müteessir oldum. Birden ihtar edildi ki: Okuduğun bu mebhaslar, bir cihetle ibadet olduğu gibi, hem ayn-ı marifetullah ve zikrullah ve huzur-u kalbi ve muhabbet-i imaniye olmasından, senin noksan bıraktığın virdlerinin yerini tam doldurur. Ben de Elhamdülillah dedim.”3

Demek tek başımıza dahi olsak ta, şahsî okumalarımızı ihmal etmemek lâzım.

Ahirzamanda her yönden şiddetle saldıran zındıka ve dinsizlik komitesinin hücumları karşısında, ancak Risale-i Nur’daki elmas kılıç hükmünde olan iman hakikatlerini okumakla mukabele edilir. D pnotlar:

1. Şuâlar, 1057. 2- Tarihçe-i Hayat 250. 3- Emirdağ Lâhikası 417.