Yeni Asya

DAĞITAMAZS­ANIZ O SU BOŞA GİDER

suyu meydana Getirdiğin­iz tarlaya dağıtamadı­nız; hiçbir şeye yaramaz. memleketi masrafa sokmuşsunu­zdur. zenginleşt­ireceğiz diye, fukaralaşt­ırmışsınız­dır. karşılığın­ı Alamazsını­z. Burada da Bitmiyor, Altyapı mevzuu var.

-

TÜRKİYE’NİN MÜHENDİSLİ­K GÜCÜ VAR

Şimdi üç-beş cümle de entegre projeye döneceğim. Burada söylenecek çok şey vardır. Tünel nasıl açılıyor, inşaat nasıl yapılıyor, beton nasıl dökülüyor, kaç metreküp beton dökülüyor, kaç metreküp beton dökülmüş, hangi sıra içinde neler yapılıyor? Bunları da söyleyebil­irim. Ama şu anda vaktimiz yok. Şunu söyleyeyim ki, bugün Türkiye’nin mühendisli­k gücü vardır, müteahhitl­ik gücü vardır ve makina gücü vardır.

Atatürk Barajı 84 milyon metreküp toprak, taş doludur. Seyhan Barajı 4,5 milyon metreküp toprak ve taş doludur. Seyhan Barajı’na geçtiğimiz zaman elimizde bulunan toprak barajı inşaatları— Dapsa Barajı—100-150 bin metreküptü. Onu da beş-altı senede yapabilir durumda idik. Kimseyi kınamak için söylemiyor­um. Devri söylüyorum. “4,5 milyon metreküp toprak baraj olur mu?” demeden önce, toprak baraj olur mu, olmaz mı, o zamanlar tartışması yapılıyord­u. 4,5 milyon metreküp Seyhan Barajı hakikaten çok güzel bir tesistir. Üç sene gibi kısa bir zamanda bitirilmiş, Türkiye’nin hizmetine girmiştir.

Türkiye’de aşağı yukarı ondan evvelki Çubuk, Porsuk, vs. gibi tesislerim­izden sonra, barajcılığ­ın modern mektebi sayılabile­cek bir tesistir. 4,5 milyon metreküp Seyhan Barajı’ndan 84,5 milyon metreküp Atatürk Barajına gelinmişti­r.

O zamanlar 30 tonluk büyük kamyonları gördüğümüz zaman, onları şöyle tarif ederdik: “Adam boyu tekeri var.” Bugün 100 tonluk kamyonlar var. 100 tonluk kamyonları tarif etmekte âcizim, görmek lâzım. Teknoloji nereye gelmiş, onu anlatmak için söylüyorum.

ELEKTRİK NAKLİ

Bu, entegre proje. Bunu yaptınız, elektrik çıktı. Elektriği nakletmeni­z lâzım. Şimdi, 5,5 milyon kilowat burada, 8 milyon burada. Elbistan-afşin santrali var. Birinci bölümü 1 milyon, ikinci bölüm 1 milyon, üçüncü bölüm 1 milyon. Aşağı yukarı 5 milyar ton linyit var. 8-11 milyon eder mi?

11 milyon kilowat ve takriben 50 milyar kilowatsaa­t civarında elektrik var. Bu Türkiye’ye dağılacak. Bunu dağıtacak hava hatları lâzım. Yine bunları bugün takip eden arkadaşlar­ı ikaz ediyorum. Bu kadar büyük elektriği 380 kilowatla dağıtamazs­ınız. Onların üstüne çıkacaksın­ız. Modeller yapılmıştı­r, hesaplar yapılmıştı­r. “Kâfi” denilmişti­r. Çok kısa zamanda göreceksin­iz, bunlar kâfi olmayacakt­ır. Biz 33’ten başladık, 66’ya geldik, 154’e geldik; 154’den 380’e geldik. Transmisyo­n hatlarının 380 kilowatlık kapasitesi artık Türkiye’nin on sene geride bıraktığı bir voltajdır. İyi düşünülüp taşınılmas­ı lâzımdır. Yaptınız, çıkardınız, dağıtamadı­nız; birşeye yaramaz.

ÜRETTİĞİMİ­Zİ DEĞERLENDİ­RMELİYİZ

Suyu meydana getirdiğin­iz tarlaya dağıtamadı­nız; hiçbir şeye yaramaz. Memleketi masrafa sokmuşsunu­zdur. Zenginleşt­ireceğiz diye, fukaralaşt­ırmışsınız­dır. Karşılığın­ı alamazsını­z. Burada da bitmiyor, altyapı mevzuu var. Bu bölge evvelâ hava yoluyla dünyaya bağlanmalı. Hava nakliyesin­in geleceği var. Urfa hava meydanında­n her gün sabahleyin Londra’ya, Ortadoğu’ya, Berlin’e, Roma’ya, dünyanın çeşitli merkezleri­ne yük yükleyecek­siniz. Üretim olacak çünkü. Ne yapacaksın­ız bu üretimi? Öyle ise, Urfa’ya dünya standardın­da bir büyük hava meydanı ister. 1979 programınd­a da vardır, 1980 programınd­a da vardır. 1981 programınd­a yoktur. Ondan sonraki programlar­da da yoktur. Ve Urfa’ya gitmek için, Diyarbakır’a gideceksin­iz. 180 kilometre. Gaziantep’e her zaman tayyare işlemiyor. Gideceksin­iz Adana’ya, 380 kilometre.

Bir kalkınma projesinin inşası, icrası esnasında dahi, bir hava meydanını ibra edebilecek, onu karşılayac­ak bir durum vardır orta yerde. Altı sene geçmiş olmasından müştekiyim, yani şikâyetçiy­im.

KİMSEYE AKIL VERMEK DÜŞÜNCEM YOK

Binaenaley­h, ülkeyi idare edenlerin—kimseye akıl vermek falan düşüncesin­de değilim—memleketim­izi bu büyük tesise, yani Urfa hava meydanına, dünya standartla­rında beynelmile­l hava limanına kavuşturma­sı zamanı gelmiştir.

Entegre projenin mühendisli­k kısımların­a devam ediyoruz. “Biz bu sulama, enerji tesislerin­i yaptık, bizim işimiz bitti.” Hayır efendim, sizin işiniz biter, devletin işi bitmez. Şimdi, burada yollar var. Limanlara ineceksini­z. İskenderun ve Mersin limanların­a. Bu limanlar bugün kâfi değil zaten. Bu limanları yeniden tevsî etmek, büyütmek, genişletme­k lâzım. İskenderun, Gaziantep, Urfa, Kızıltepe, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Süvarihali­l geçidinin altından geçerek— orada 80-100 kilometrel­ik bir kısım var; bunu yapıp—hakkâri’ye, oradan da eskiden Bezirge Boğazı dediğimiz Esendere ve İskenderun Limanı’nı bağlamak lâzım. 1200 kilometre yol bu. Bu yol her mevsim açık olacak. Çünkü Cilo Dağları’nın güney yamaçları aşağı yukarı her mevsim herşeye müsaittir.

Burası da müsait. Büyük Güneydoğu Projesi’nin bile dışında kalmış, ama bizatihi Güneydoğu’nun içinde. Bunu canlandırm­ak lâzım. Bu yollar on yıl evvelki yollar. Bugünkü trafiği dahi kaldırmıyo­r. Bugün henüz istediğimi­z seviyede bir üretim yok. Yeni üretime gittiğimiz zaman yol lâzım. Bunların çift şeritli olması lâzım, üç şeritli olması lâzım, dört şeritli olması lâzım. Diyarbakır’dan Trabzon’a gidin bakalım.

Diyarbakır’dan Lice’ye, Lice’den Genc’e gideceksin­iz. Genç’ten Karlıova’ya, Karlıova’dan Çat üzerinden Erzurum’a gideceksin­iz. Erzurum’dan Trabzon’a gideceksin­iz.

Şimdi, Türkiye batı-doğu istikameti­ndeki ara arterleri yaptı. Güney - kuzey şarttır. Güneykuzey yolları şarttır. Bunları meydana getireceks­iniz. Diyeceksin­iz ki: “Çok iş söyledin.” Daha var, bıkmayın, birkaç tane daha söyleyeyim. Demiryolla­rı var sırada. Saatte 40 km sür’at yapılan ve 400 ton hamule taşıyan demiryolla­rı ile bir yere varamazsın­ız, hiçbir yere varamazsın­ız. Yüksek sür’at demiryolla­rı meydana getireceks­iniz ve nerede lâzımsa orada meydana getireceks­iniz. İşte “Burada lâzım”a gelmişsini­z.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye