Alafell olmamak lâzım

Alaca karanlığı en çok seven yine alaca karanlıktır. Çünkü mecbur sevecektir. Ne ışıktan faydası olur, ne de karanlıktan… Işığa sırtını döneni en çok karanlıklar bağrına basacaktır.

Bir başka isim aramaya çalışırsak çoklu manada zincirleme alacakaranlığın benimsediği bir çizgide peş peşe kuyruğa dizilmiş vaziyette görülecektir. Yalancılık, riyakârlık, münafıklık, ikiyüzlülük, sahtekârlık, namussuzluk, ahlâksızlık, döneklik ve alabildiğine menfiye kapı açan olumsuzlukların kaynağı olan sıfatlar.

Bu dünya için de, ahiret için de net olmak, mert olmak, doğru olmak ve müsbet olmak; nuranî, müsbet ve aydınlık, ahlâklı ve faziletli, erdemli bir hayat için şarttır.

Zulümden, zulümattan, çirkinlikten, fenalıktan ve menfilikten kimseye bir fayda gelmemiştir. Alacakaranlığın mensupları ancak kendilerini zulümat gayyasına/çukuruna atarlar ve her zaman da atmışlardır.

Fulû olmak, belirsizlik ve anlaşılmazlık önce insanın kendisine zarar verir. Ben iyiyim, müsbet ve netim diyenin etrafına saçtığı zulümat veya Nur ışıkları onun en iyi anlatıcısı, tarif ve tasvir edicisidir.“ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz.” Fiillerin anlatımı her anlatımın önündedir ve kesin, isabetli ve hakperest bir dildir.

Doğru olmanın, net ve anlaşılır olmanın birinci müjdesi haşirde nebilerle birlikte yaratılmaktır. Din noktasından, Allah katında doğruluğun ve doğruların bundan daha büyük bir müjdesi ve haberi olamaz. Yalanın ve yalancının ise hiçbir yerde ve hiçbir zaman kıymeti ve ehemmiyeti olmadığı gibi Cehennemin nârı ve çukurları da onu beklemektedir.

Kudsî hizmetlerde sıdk ve doğruluktan taviz vermek ise yapılan hataları kat kat fazlalaştırırır. Ve hususan günahları da ziyadeleştiririr.

Unutmamak lâzım ki bir dane-i hakikat bin yalanı yakar. Yalana müracaat eden adam alacakaranlığın esiri olmuştur. Ne Nur’dan ne de zulümattan nasibi olamaz. Nasibli olmak sadece ve sadece Nuranî şeylerden, Allah’ın yapınız dediği her şeyden medet istemek ve yüzünü, yönünü ve istikametini daima O’na çevirmek; O’ndan başkasından istememek ve râm olmamaktır.

Hem öyle, hem de böyle olurum; netlik çizgisinde ve doğru, müsbet ve faydalı bir hayat içinde maalesef zikredilmemektedir.

Tasannua, tekellüfe ve riyakârlığa düşmeden ve hizmet dairelerinin kudsî çizgisinden harice çıkmadan net bir şekilde müsbet hareketle vazifelerimizi yapalım ve inşallah başkalarıyla değil de, kendimizle, kendi nefis ve şeytanımızla uğraşalım.

Alacakaranlığın çukurlarından Allah’a sığınalım inşallah.