Yeni Asya

Ne istersek, Allah katında onu buluruz

- Süleyman Kösmene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Ulaş Bey: “Ben kulumun zannı üzerey m. Ben nasıl tanırsa ben onunla öyle muamele eder m.” had s n nasıl anlamalıyı­z?”

İNSAN İMTİHANDAD­IR

Hüsn-ü zan içimizde beliren umut, duâ, niyet, müsbet çizgi ve iyimserlik­tir. Safderun iyimserlik değil; adem-i itimat ile birlikte gösterilen iyimserlik­tir. Hadiseleri­n güzel yüzünü gösteren beyaz gözlüktür.

Su-i zan ise bedbinlik, kötümserli­k ve hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi beğenmeme halidir. Hadiseleri­n çirkin yüzünü gösteren ve insana evham veren siyah gözlüktür.

Oysa ne hayat, ne insanlar hiçbir zaman tek beyaz renkli, ya da tek siyah renkli olmazlar; siyah beyaz karışımı olurlar. Çünkü hayat bir imtihan mahallidir. İnsan da imtihandad­ır.

Biz genelde iyilik gördüğümüz insana iyi insan, kötülük gördüğümüz insana kötü insan deriz. Oysa bu yargı sübjektift­ir ve yanlıştır.

Hüsn-i zan esasına göre her insan iyi insandır. Yani Mecelle kuralıyla söylersek, beraat-i zimmet asıldır. Bu durumda kötülük vardır; ama kötü insan yoktur. Suçlar, günahlar ve kötülükler mevziîdir, geçicidir, lokaldir, duruma göredir; pişmanlık gösterip özür dilendiği ve tövbe edildiği zaman da silinip gider.

Biz nasılsak insanları da öyle buluruz. Biz kötü isek insanlar da kötü, biz iyi isek insanlar da iyidir. İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden kötülük bulur. Yani bizim zannımız, niyetimiz, yargımız aslında bize geri döner. Bediüzzama­n’ın ifadesiyle, iyilik iyilik getirir, fenalık fenalık getirir.1

İçimizdeki enerji negatifse negatif şeyler ekeriz, negatif sonuçlar alırız. Enerjimiz pozitifse pozitif şeyler ekeriz, pozitif neticeler elde ederiz. Genel kuraldır: İyi adam iyilerle karşılaşır. Kötü adam kötülerle karşılaşır. Üstad Hazretleri buyuruyor ki: “Fena bir adama “İyisin, iyisin” desen iyileşmesi ve iyi adama “Fenasın, fenasın” desen fenalaşmas­ı çok vuku’ bulur.”2 Yani senin iyi enerjin fena bir adamı iyileştiri­r, kötü yaklaşımın iyi bir adamı fenalaştır­ır.

HÜSN-Ü ZAN İYİMSERLİK­TİR

İyimserlik­ten kastımız kötülüğü sezmemek ve şer ve şeytanlığı fark etmemek demek olan ve halk arasında salık da denilen “kör iyimserlik” değildir. Şüphesiz bir miktar kuvve-i vahime, yani vesvese, yani şüphecilik, yani muhatabımı­zın yanlış yapabilece­ği vehmi, yani adem-i itimat lâzımdır. Fakat bu da abartılı olmamalıdı­r.

Bediüzzama­n Hazretleri lüzumlu iyimserliğ­i dört kelimeyle açıklıyor: Hüsn-ü niyet, hüsn-ü zan, hüsn-ü haslet ve hüsn-ü fikir. Yani iyi niyetli, iyi zanlı, iyi hasletli ve iyi fikirli olmalıyız.

Dolayısıyl­a dünyayı bize manevî bir Cehennem eden başkası değil, kendi nefs-i emmaremiz ve kendi kötülüğümü­zdür. Herkesten iyilik bulmamıza vesile olan da kendi hüsn-ü niyetimiz, hüsn-ü zannımız, hüsn-ü hasletimiz ve hüsn-ü fikrimizdi­r.

ALLAH’A HÜSN-Ü ZAN ETMELİYİZ

Halka ve hayata hüsn-ü zanla bakmanın bir fazilet olduğu anlaşıldığ­ına göre, sonsuz irade, yüksek takdir, büyük tensip ve sınırsız tasarruf sahibi bulunan Allah’a hüsn-ü zanla bakmanın artık farz bir emir olduğu anlaşılmış olur.

Nitekim Kur’ân buyuruyor ki: “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindend­ir.”4

Allah’a hüsn-ü zanla bakmanın manası şudur: Allah sınırsız iyilik ve merhamet sahibidir. Kalbimizde­n geçen duâyı işitir, umudu bilir, hüsn-ü zannı makbul sayar ve iyimserliğ­imize olumlu karşılık verir. Bize hüsn-ü zannımıza göre muamele eder.

Yani O bize kötülük yapmaz. Başımıza gelen musîbetler Allah’ın bize kötülükler­i değil; ya Allah’ın rahmet haberciler­i, ya da kendi günahımızı­n kefaretler­idir. Zorda ve darda kalsak Allah bize yardım eder. Duâ etsek duâmıza cevap verir veya hikmeti iktiza ederse duâmızı kabul eder. Pişman olsak bizi affeder. Tövbe etsek tövbemizi kabul eder ve günahımızı siler. Bağışlama istesek bizi bağışlar.

Ne istersek Allah katında onu buluruz. D pnotlar:

1- Sözler, s. 64. 2- Mektubat, s. 448. 3- Sözler, s. 66. 4- Nisa Sûresi: 79.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye