BİLGİ KAYNAKLARI VE TAHKİKİ İMAN MERTEBELERİ
Bilgi malzemesini beş duyumuzla toplar, beş temel iç duyguyla da sentezleriz. Duyu, duygu ve lâtifelerimizi ise çeşitli yollardan besleriz. Temelde iki bilgi kaynağımız var:
• Akıl,
• Vahiy.
Akıl/felsefe, kendi çabasıyla gitmek ister. Halbuki göz ışık olmaksızın göremediği gibi, akıl da vahiy güneşi olmaksızın gerçeği tam olarak göremez. Dolayısıyla, insan aklı/dimağının ilim denizinden aldığı bilgi iki türlüdür:
1- Çalışma ve gayretle elde edilen kesbî bilgi, ilim. Bu çeşit bilgi ve ilim, Allah’ın tabiata koyduğu “kevnî/yaratılmış âlem” çerçevesindeki kanunları inceleyerek ve çaba sarf ederek elde edilir. Bu bilginin diğer adı “tahkikî ilim”dir ve üç merhaledir:
• “İlmel-yakin” (ilim seviyesinde kesin bilgi): Bir meseleyi ve nesneyi ilimle bilmek. Meselâ deniz hakkında coğrafya ve haritalardan bilgi sahibi olma, bilme, öğrenme gibi...
• “Aynel-yakin” (müşahede-gözlem seviyesinde kesin bilgi): Gözleme, müşahedeye dayalı ilim... Denizi bizzat gözlemleyerek elde edilen bilgi...
• Hakkal-yakin” (tecrübe, kalpsezgi, vicdan ve yaşama seviyesinde kesin bilgi): Bizzat denizin içine girerek, suyuyla temas ederek ve suyun özellikleriyle hemhal olarak kazanılan ilim.
2- İnsan çabası dışında vahiy ve ilham yoluyla verilen, hibe edilen vehbî ilim: Gayb âleminin hakikatleriyle en sağlıklı irtibatı ve bilgi alış verişini sağlayan unsurların başında vahiy gelir.
Vahiy, gaybî ilimdir. Cebrail (as) vasıtasıyla, kelâm sıfatından gelen vahiy yalnızca peygamberlere yapılır.
Kelime manası, “işaret, telkin, ilham, söz ilka etmek, yazı yazmak, elçi göndermek, gizli söz söylemek” olan vahiy1 Allah tarafından geldiğine kesin bir bilgi ve tatmin olunan, vasıtalı veya vasıtasız olarak kişinin ruhunda (kalbinde) bulduğu bir ilimdir.2 Diğer bir ifadeyle, Yaratıcı’nın, seçtiği elçilerine indirdiği haberdir.
Vehbî, gaybî ilmin “vahiy, ilham” gibi türleri vardır. İlham anlamında vahiy, herkes, hatta diğer varlıklara, hayvanlara da ilham edilir. Kur’ân’da arıya vahy (ilham) edildiği anlatılır.3 Doğru rüyalar da, ilham yoluyla gayb âlemine açılan pencereler, kanallardır.
Olağanüstü işler başarmamız, harika haller sergilememiz, gayb / metafizik âlemlerinin sakinleriyle sağlıklı iletişim kurabilmemiz bu İlâhî, ebedî, sonsuz kaynaktan beslenmemiz nispetindedir. Çünkü vahiy, duyu ve duygularımızın üstünde, her şeyi kuşatan bilgi ve haber menbaıdır.
İlham ise, seçkin kulları ve şiddetli arzuyla talep eden ilim adamı ve kâşilere veya safi kalpli insanların zihnine, kalbine indirilen mana veya bilgidir. Kur’ân’da 77 yerde geçen vahyin bir kısmı “ilham,” çoğunluğu ise “peygambere gelen haber” manasında kullanılır. Rabbimiz arıya vahyettiği gibi, sair mahlûkatına da, onların lisanlarına münasip bir üs lûpla vahyetmektedir.
Şeytan ve habis ruhlar vasıtasıyla gelen “ilham”ların adı ise vesvesedir. Bunlar şüphe, küfür, kötü, çirkin, zararlı, tehlikeli, dolayısıyla olumsuz dürtülerdir. Ki, insan ve cinnî şeytanların telkin ettikleri menfi, nefsî şeyler de Kur’ân’da “vahiy,” yani “ilham,” yani “vesvese” manasında kullanılmıştır. Bu husus Kur’ân’da şöyle belirtilir:
“Böylece biz insanların ve cinlerin şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. Onlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Sen de onları kendi ve uydurduklarını kendi haline bırak.”4
D pnotlar: 1- Meryem Sûresi, 11; Şûrâ, 52; Kasas, 7; Nahl, 68; vd. 2- Ali Özek, Diyanet Dergisi (özel sayı), s. 81, 1970. 3- Nahl Sûresi, 68. 4- En’âm Sûresi, 112.